ÖLEMEZ DAĞI
Telmessos dağcılık
(Dalyan-Kaunos- Çandır- Sultaniye
Kaplıcaları – 9 km. 09.02.2014)
Pazar
sabahı yollarda yine doğa severler. Telmessos Dağcıları Fethiye kaymakamlığı
önünde toplanıyor, üç servisle yola çıkıyoruz. Dalyan’dan Ekincik’e geçecek; Ölemez Dağı’nda
yürüyeceğiz.
Tarihi, yeşili ve maviyi özel bir uyumla birleştiren Dalyan’a
ulaşıyoruz. Saat ona geliyor. Yağmur da bekliyoruz ya acele ediyoruz. Hemen
tekne-dolmuşlara yöneliyoruz. Dalyan kanallarında karşı kayalara oyulmuş kral mezarlerını
seyirle yola çıkıyoruz. Yağmur başlamak üzere. Doğrudan kaplıcaya gidecek olanlar
yola devam ediyor minibüslerle.
Kanallar sazlıklarla işlenmiş, ağaçlar çiçeklerle süslenmiş. Bulutlar
yoğun, yağmur yüklü. Kışı göremedik gerçekten bu sene. Bahar haykırıyor her
yerde. Çiçekler fışkırmış topraktan,
doğa yenilenmenin güzelliğini yaşıyor. Şaşkınız, “Deli eder insanı bu dünya;/
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,/ Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç” . Biz de deli oluyoruz ve yeni umutları yeşertebilmek istiyoruz yüreklerimizde.
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,/ Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç” . Biz de deli oluyoruz ve yeni umutları yeşertebilmek istiyoruz yüreklerimizde.
Karya kralı Miletos’un ikizlerinden biri olan Kaunos’un ikizi Byblis’in aşkın’dan kaçarak kurduğu antik
kente çıkıyoruz. Geçen seneden anımsıyoruz “Kaunos aşkı”nı. Kalıntıların arasında dolaşıyor, tarih öncesi
devirlerin büyülü efsanelerini
büyütüyoruz düş gücümüzle. Bir ucu Köyceğiz gölüne uzanan bu tanrıçalar
vadisinde karşıda Pan ve Kızlan dağları . Biz
Çandır’a yöneliyoruz. Kıvrım kıvrım kanal sazlıklar arasında, dağlar arsından İztuzu’na uzanıyor.
Azra Erhat’ın Anadolu ölü
dillerinden bir ad olduğunu, Türkiye’de
benzer isimli 20 civarında dağ bulunduğunu söylediği Olympos (Ölemez)
dağına zorlu bir tırmanışa başlıyoruz.
Yağmur da başlıyor, yağmurluklara sarılıyoruz renk renk. Ölemez dağı çam
ağaçlarına sarmalanmış sarmaşıklarla bir de yağmur sonrası parıltısıyla parlak
yeşile kesmiş. Kayalar bile pırıl pırıl . Ege denizi uzanıyor dallar arasında.
Deniz koyu zümrüt, bulutlu bir hava. Yağmur sonrası bir ara bulutlar arasından
süzülen güneş ışınları ile gümüşlenmiş parıltılı büyülü . Bakmaya doyamıyor
durup durup fotoğraf çekiyoruz, her an sonsuzlaşmalı belleklerimizde.
Sümbül Baba doruğunu aşıyor, Ekincik Köyüne ve koyuna salınıyoruz.
İnişimiz de keyifli ıslak toprak ve yumuşak yapraklara basa basa. Söylenceleri arıyorum
belleklerde. Ölemez’in güney
yüzünde Kaunos-Afrodite / Artemis Tapınağı -; kuzey yüzünde Leto
Termali(Sultaniye kaplıcası) var. Doğası özel: Günlük ağaçları,
bıldırcın, arı, kuzugöbeği mantarı yeri.
Apollon’un kehanet merkezlerinden
birinin de Köyceğiz Gölü’nün güneyinde, termalin önündeki durgun suda gömülen
batık adalarda olduğu söyleniyor.. Homeros’un izi de vardır orada. Söylencelere göre Afrodite, Kaunos dolaylarında iskele rıhtım
pazarından çıkıp ilkin Olympos’a çıkar, burada hamakta sallanır siestasını
yaparmış. Yine söylencelere göre bilge ,
ozan Apollon İztuzu taraflarında doğmuş. Kardeşi bereket tanrıçası Artemis , Dionysos
ve ötekiler de. Hepsi bu üç dağın arasındaki görkemli hamakta sallanırlarmış.
Sonra yere iner Orientalis(günlük) ağaçlarının reçinelerinden sağaltılan
kremlerle vücutlarını ovarlar sonra da göbek mantarı yerlermiş. Enerjilerini
harcamak için Dalaman Çayı’na raftinge , sağlıklarını korumak için de Olympos
kıyısına, kaplıcalara giderlermiş.Burası çok yönlü söylencelerin
anlatıldığı bir vadi.
Ekincik Koyu köpüklü, ince uzun kumsalıyla
yaklaşıyor git gide. Denizin uğultusu, ak köpüklerin kıyıya yaslanışı
aşağılarda. Bir yanımızda dikenli tel oluyor, bir yapı var denize doğru. Otel,
bu otele enerji hattı için yol kazılmış çamur içinde kalıyoruz. Asıl zorluk
buradaymış , diyoruz. Ayakkabılar birer ton oluyor. Mezarlık başına geliyoruz,
servisler bekliyor. Ayakkabların çamurları fırçalanıyor, işbaşında herkes.Yorulduk
Yürüyüşümüz dokuz kilometre sürüyor. Servislerle Kaplıcalarımıza gidelim.
Köyceğiz Gölü’nün kıyıcığında
iniyoruz. Sultaniye kaplıcaları kükürt kokusuyla karşılıyor. Su sıcacık.
Dışarısı kaç derece olursa olsun su 39 derece. Önce sıcak geliyor, hafiften
yakıyor vücutları. Sonra alışılıyor ve tüm iliklere kadar işliyor.
Köyceğiz Gölü doğal bir kanalla
denize bağlanan ayaklı göl. Tatlı su gölü. Nesli tükenmekte olan Nil
Kaplumbağası bulunuyor. Toplamı elli iki kilometre kare. Dünyada yedi tane ayaklı göl var. Sultaniye Kaplıcaları da Kaunoslar zamanında
kullanılmaya başlamış. Bizanslılar tarafından da konaklama yerleri yapılmış.
Şifa dağıtan bir yer. Ancak bu döneme ilişkin yapılar sular altında kalmış.
Şimdi gümüşlü suları ile göl kıyısının tadını çıkarmalıyız. Suya
girenlerden buharlar çıkıyor. Yağmurda,
soğukta, sıcakta suya girilen kaplıcadan yararlanmak için bir en az on
gün kalmak gerekiyor, bir kür 21 gün sürüyor.
Yol uzun, eğlence güzel, zaman ilerliyor, evlerimize karanlıkla
dönüyoruz.
Atiye KAÇAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder