11 Mart 2014 Salı

ÖLEMEZ DAĞI
Telmessos dağcılık
(Dalyan-Kaunos- Çandır- Sultaniye Kaplıcaları – 9 km. 09.02.2014)
         Pazar sabahı yollarda yine doğa severler. Telmessos Dağcıları Fethiye kaymakamlığı önünde toplanıyor, üç servisle yola çıkıyoruz.  Dalyan’dan Ekincik’e geçecek; Ölemez Dağı’nda yürüyeceğiz.
        Tarihi, yeşili ve maviyi özel bir uyumla birleştiren Dalyan’a ulaşıyoruz. Saat ona geliyor. Yağmur da bekliyoruz ya acele ediyoruz. Hemen tekne-dolmuşlara yöneliyoruz. Dalyan kanallarında  karşı kayalara oyulmuş kral mezarlerını seyirle yola çıkıyoruz. Yağmur başlamak üzere. Doğrudan kaplıcaya gidecek olanlar yola devam ediyor minibüslerle.
            Kanallar sazlıklarla işlenmiş, ağaçlar çiçeklerle süslenmiş. Bulutlar yoğun, yağmur yüklü. Kışı göremedik gerçekten bu sene. Bahar haykırıyor her yerde.  Çiçekler fışkırmış topraktan, doğa yenilenmenin güzelliğini yaşıyor. Şaşkınız, “Deli eder insanı bu dünya;/
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,/ Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç”
. Biz de deli oluyoruz ve yeni umutları yeşertebilmek istiyoruz yüreklerimizde.
     Karya kralı Miletos’un ikizlerinden biri olan Kaunos’un  ikizi  Byblis’in aşkın’dan kaçarak kurduğu antik kente çıkıyoruz. Geçen seneden anımsıyoruz “Kaunos aşkı”nı.  Kalıntıların arasında dolaşıyor, tarih öncesi devirlerin büyülü efsanelerini  büyütüyoruz düş gücümüzle. Bir ucu Köyceğiz gölüne uzanan bu tanrıçalar vadisinde karşıda Pan ve Kızlan dağları . Biz  Çandır’a yöneliyoruz. Kıvrım kıvrım kanal sazlıklar arasında,  dağlar arsından İztuzu’na uzanıyor.
        Azra Erhat’ın Anadolu ölü dillerinden bir ad  olduğunu, Türkiye’de benzer isimli 20 civarında dağ bulunduğunu söylediği Olympos (Ölemez) dağına  zorlu bir tırmanışa başlıyoruz. Yağmur da başlıyor, yağmurluklara sarılıyoruz renk renk. Ölemez dağı çam ağaçlarına sarmalanmış sarmaşıklarla bir de yağmur sonrası parıltısıyla parlak yeşile kesmiş. Kayalar bile pırıl pırıl . Ege denizi uzanıyor dallar arasında. Deniz koyu zümrüt, bulutlu bir hava. Yağmur sonrası bir ara bulutlar arasından süzülen güneş ışınları ile gümüşlenmiş parıltılı büyülü . Bakmaya doyamıyor durup durup fotoğraf çekiyoruz, her an sonsuzlaşmalı belleklerimizde.
         Sümbül Baba doruğunu aşıyor, Ekincik Köyüne ve koyuna salınıyoruz. İnişimiz de keyifli ıslak toprak ve yumuşak  yapraklara basa basa. Söylenceleri arıyorum belleklerde. Ölemez’in    güney yüzünde Kaunos-Afrodite / Artemis Tapınağı -; kuzey yüzünde Leto Termali(Sultaniye kaplıcası) var. Doğası özel:  Günlük ağaçları, bıldırcın, arı, kuzugöbeği mantarı yeri.  Apollon’un  kehanet merkezlerinden birinin de Köyceğiz Gölü’nün güneyinde, termalin önündeki durgun suda gömülen batık adalarda olduğu söyleniyor.. Homeros’un izi  de vardır orada.  Söylencelere göre  Afrodite, Kaunos dolaylarında iskele rıhtım pazarından çıkıp ilkin Olympos’a çıkar, burada hamakta sallanır siestasını yaparmış. Yine söylencelere göre  bilge , ozan Apollon   İztuzu taraflarında doğmuş.  Kardeşi bereket tanrıçası Artemis , Dionysos ve ötekiler de. Hepsi bu üç dağın arasındaki görkemli hamakta sallanırlarmış. Sonra yere iner Orientalis(günlük)  ağaçlarının reçinelerinden sağaltılan kremlerle vücutlarını ovarlar sonra da göbek mantarı yerlermiş. Enerjilerini harcamak için Dalaman Çayı’na raftinge , sağlıklarını korumak için de Olympos kıyısına, kaplıcalara giderlermiş.Burası çok yönlü söylencelerin anlatıldığı  bir vadi.
              Ekincik Koyu köpüklü, ince uzun kumsalıyla yaklaşıyor git gide. Denizin uğultusu, ak köpüklerin kıyıya yaslanışı aşağılarda. Bir yanımızda dikenli tel oluyor, bir yapı var denize doğru. Otel, bu otele enerji hattı için yol kazılmış çamur içinde kalıyoruz. Asıl zorluk buradaymış , diyoruz. Ayakkabılar birer ton oluyor. Mezarlık başına geliyoruz, servisler bekliyor. Ayakkabların çamurları fırçalanıyor, işbaşında herkes.Yorulduk Yürüyüşümüz dokuz kilometre sürüyor. Servislerle Kaplıcalarımıza gidelim.
                Köyceğiz Gölü’nün kıyıcığında iniyoruz. Sultaniye kaplıcaları kükürt kokusuyla karşılıyor. Su sıcacık. Dışarısı kaç derece olursa olsun su 39 derece. Önce sıcak geliyor, hafiften yakıyor vücutları. Sonra alışılıyor ve tüm iliklere kadar işliyor.
              Köyceğiz Gölü doğal bir kanalla denize bağlanan ayaklı göl. Tatlı su gölü. Nesli tükenmekte olan Nil Kaplumbağası bulunuyor. Toplamı elli iki kilometre  kare. Dünyada yedi tane ayaklı göl var.  Sultaniye Kaplıcaları da Kaunoslar zamanında kullanılmaya başlamış. Bizanslılar tarafından da konaklama yerleri yapılmış. Şifa dağıtan bir yer. Ancak bu döneme ilişkin yapılar sular altında kalmış.
     Şimdi gümüşlü suları ile göl kıyısının tadını çıkarmalıyız. Suya girenlerden buharlar çıkıyor. Yağmurda,  soğukta, sıcakta suya girilen kaplıcadan yararlanmak için bir en az on gün kalmak gerekiyor, bir kür 21 gün sürüyor.
       Yol uzun, eğlence güzel, zaman ilerliyor, evlerimize karanlıkla dönüyoruz.

            Atiye KAÇAR  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder