BAĞ
BOZUMU
Arsa-
Koyat Geçiti-Kayadibi- 2.11.2014
F ETHİYE Dağcılık yürüyüşçüleri toplanıyor büyük bir coşkuyla.
Pazar günleri özlemle bekleniyor, Rehberimiz Yusuf Çilengir elinde küçük bir
kağıt, gözü aldığı notlarda; ayakları bir o minibüste, bir bu minibüste. Sayım
yapılıyor, yollara dökülünüyor.
Antalya yoluna düşüyoruz. Zorlar ovasını geride bırakıyoruz Doğa güz bereketini yaşıyor cömertçe. Arsa Fethiye’nin üzüm, pekmez, elma deposu. Meyve
almıyoruz çantalarımıza bu gün. Güz döküntüsü
ile göz doyumu yeter .
Eşen Ovası renk cümbüşü.yeşil sarıyı,
yeşil kırmızıyı, yeşil turuncuyu bağlamış, harmanlamış salmış ovaya. Tarlalarda
hasat kokusu. Nar bahçeleri ağzı açık birkaç meyve saklamakta sarı yeşil
yapraklar arasında. Susam hasadı Kızılderili obasına döndürmüş tarlaları, öbe
öbek susam gümülleri ile. Bahçelerde çeşit çeşit meyve ağaçları dansına
katılmış renklerin. Girmeler köyü de yaz sonunu yaşıyor kendince. Döğer’den
sonra ovayı büyüten tırmanış var. Yükseldikçe Bağlıağaç Köyü de geride kalıyor,
asma bahçeleri sıklaşıyor bayırdan aşağılara. Arsa kocaman soğuk hava deposuyla
karşılıyor gelenini. Köy meydanı kalabalık. Traktörler, kasalanmış elmalar,
üzümler… Bağ bozumu tüm ürünler ayakta.Köy kahvemizde konaklamıyor yürüyüş başlasın bir an önce,
diyoruz.
Arsa toprakları verimli. “Sabit kalsak
bir süre toprakta, kök salar ; meyveye dururuz.. Arsa adının “Arazi parçası”
anlamı taşıdığını düşünürdüm. Biraz aradım:şaşmadım ama. Arsa eski yerleşim
yerlerinden. Çocukluğumda tuluk ile pekmez
gelirdi Seki’ye.
Arsa köyü adını Likya antik kentlerinden
olan “Arsada”dan alıyor.” Arsada” Likçede akarsu anlamına gelen bir sözcük. Köyün
çevresindeki bol akarsular bu adı doğrular. Arsa adı Osmanlı dömeminde de “Arısu” olarak geçiyormuş. Köy
sınırları içinde bilgisizliğin ve
duyarsızlığın izlerini taşıyan birçok tarihi kalıntıya rastlanıyor. Saklıkent Kanyonu sularını besleyen kaynakların çoğu da
bu köy sınırları içinde verimli kılmakta toprakları; tatlandırmakta meyveleri,
sebzeleri.
Servislerimizi köyün içinde
bırakıyor, asmaların altından dalıyoruz Aşağı Mahalle yönüne. Asmaların
altından patika buluyoruz Hasatla
uğraşan köylülerimiz ikram etmekte sulu tatlı üzümlerden. Kasalanmış, pazarlamaya hazır hale gelmiş üzümler. Elma bahçeleri
temizlenmiş. Ayvalar sarı sarı sarkmış, narlar tanelerini saçmış, böğürtlenler
kızıl-kara olmuş. Asma bahçeleri dayamış sırtını Akdağ’a uzmış eteklere doğru içmekte tüm bereketini
güneşin.
Köy sınırlarını aşıyor Saklıkent kanyonunu
saklayan yalçın kayalıklara doğru iniyoruz.Kanyonu besleyen, dağları kesin
çizgilerle bölen vadiyi derinlerde akan suları ile geride bırakıyor, Arsa’nın
Aşağı Mahalle’sine yöneliyoruz.
Aşağı Mahalle’yi ve Arsa’yı düze indiren
taş patikamız sarının kızılın turuncunun hele yeşilin binbir tonunu açıyor
önümüze. Meşelerde, çitlembiklerde asmalar, ağaçlarda sarkan tadına doyumsuz
üzümler, çayırlarda kızıl-mor kadife
yaprakları ile yılan bıçakları, dalgalı yeşili - pembe morları ile sıklamenler…
Suyolu eşlik ediyor bir yandan. Evlerinde sevgiyle söyleşiyor, buyur ediyor
bahçlerine köylülerimiz. Antalya sınırı burası. Okul yok, okuma yok; içim
acıyor.
Akdağ etekleri derin vadileri ve yalçın
kayalıkları ile Kayadibine iniyor. İki taş köprü var bu parkurda kalıcılığı,
sonsuzluğu haykıran. Koyat Geçiti
bağlıyor Arsa’yı ovaya. Köprülerin altından ne sular geçti kimbilir.
Şimdi suskun defneleri ve çınarları besliyorlar koyunlarında. Köprülerimizi taş sütun ayakları ve çimen yeşili zeminleri
ile doğaya emanet ediyor, yolumuzun keyfini çıkarıyoruz. Yokuşun sonu,
pıynarlarla pelitlerle devam ediyor. Yeşil koyulaşıyor, kekik kokularına yosun
kokusu karışıyor. Avazımız çıktığınca bağırabiir, haykırabiliriz tüm haksızlıkları.
Ovamız uzanıyor aşağılarda, zikzaklarla taşlı patikamız indiriyor bizi ovaya.
Fotoğraflarımızı yalçın kayalarla engin ovalar süslüyor. Gözü tırmalayan tek
yapı yeşili deşip yapılaştıran Kayadibi inek çiftliği.
İnince ovaya rahatlıyor ayaklarımız. Köy
yolu traktör sesleri hasatta. Çiftçilik desteklensin, ekilebilen
topraklarımızdan uzak dursun beton yapılar… Saklıkent yolu, yol kenarı
gözlemecileri toplamışlar ak yastıklarını sedirlerden. Sezonlarını kapatmışlar
sararan yapraklarla sessizleşmişler. Çay
molamız Kayadibi köyü kahvesinde. Toprak kokusuyla selamladığımız
köylülerimiz de eşlik ediyor sıcak çay söyleşimize. Dönüşümüz gün batımı
seyrine kalıyor yine. Atiye Kaçar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder