4 Kasım 2014 Salı

BAĞ BOZUMU
Arsa- Koyat Geçiti-Kayadibi- 2.11.2014
            F ETHİYE Dağcılık  yürüyüşçüleri toplanıyor büyük bir coşkuyla. Pazar günleri özlemle bekleniyor, Rehberimiz Yusuf Çilengir elinde küçük bir kağıt, gözü aldığı notlarda; ayakları bir o minibüste, bir bu minibüste. Sayım yapılıyor, yollara dökülünüyor.
          Antalya yoluna düşüyoruz. Zorlar  ovasını geride bırakıyoruz Doğa  güz bereketini yaşıyor cömertçe. Arsa  Fethiye’nin üzüm, pekmez, elma deposu. Meyve almıyoruz çantalarımıza bu gün. Güz döküntüsü  ile göz doyumu yeter .
     Eşen Ovası renk cümbüşü.yeşil sarıyı, yeşil kırmızıyı, yeşil turuncuyu bağlamış, harmanlamış salmış ovaya. Tarlalarda hasat kokusu. Nar bahçeleri ağzı açık birkaç meyve saklamakta sarı yeşil yapraklar arasında. Susam hasadı Kızılderili obasına döndürmüş tarlaları, öbe öbek susam gümülleri ile. Bahçelerde çeşit çeşit meyve ağaçları dansına katılmış renklerin. Girmeler köyü de yaz sonunu yaşıyor kendince. Döğer’den sonra ovayı büyüten tırmanış var. Yükseldikçe Bağlıağaç Köyü de geride kalıyor, asma bahçeleri sıklaşıyor bayırdan aşağılara. Arsa kocaman soğuk hava deposuyla karşılıyor gelenini. Köy meydanı kalabalık. Traktörler, kasalanmış elmalar, üzümler… Bağ bozumu tüm ürünler ayakta.Köy kahvemizde  konaklamıyor yürüyüş başlasın bir an önce, diyoruz.
       Arsa toprakları verimli. “Sabit kalsak bir süre toprakta, kök salar ; meyveye dururuz.. Arsa adının “Arazi parçası” anlamı taşıdığını düşünürdüm. Biraz aradım:şaşmadım ama. Arsa eski yerleşim yerlerinden. Çocukluğumda tuluk ile pekmez gelirdi Seki’ye.
        Arsa köyü adını Likya antik kentlerinden olan “Arsada”dan alıyor.” Arsada” Likçede  akarsu anlamına gelen bir sözcük. Köyün çevresindeki bol akarsular bu adı doğrular. Arsa adı Osmanlı dömeminde de  “Arısu” olarak  geçiyormuş. Köy sınırları içinde  bilgisizliğin ve duyarsızlığın izlerini taşıyan birçok tarihi kalıntıya rastlanıyor. Saklıkent  Kanyonu sularını besleyen kaynakların çoğu da bu köy sınırları içinde verimli kılmakta toprakları; tatlandırmakta meyveleri, sebzeleri.
             Servislerimizi köyün içinde bırakıyor, asmaların altından dalıyoruz Aşağı Mahalle yönüne. Asmaların altından patika buluyoruz  Hasatla uğraşan köylülerimiz ikram etmekte sulu tatlı üzümlerden. Kasalanmış, pazarlamaya  hazır hale gelmiş üzümler. Elma bahçeleri temizlenmiş. Ayvalar sarı sarı sarkmış, narlar tanelerini saçmış, böğürtlenler kızıl-kara olmuş. Asma bahçeleri dayamış sırtını Akdağ’a  uzmış eteklere doğru içmekte tüm bereketini güneşin.
         Köy sınırlarını aşıyor Saklıkent kanyonunu saklayan yalçın kayalıklara doğru iniyoruz.Kanyonu besleyen, dağları kesin çizgilerle bölen vadiyi derinlerde akan suları ile geride bırakıyor, Arsa’nın Aşağı Mahalle’sine yöneliyoruz.
     Aşağı Mahalle’yi ve Arsa’yı düze indiren taş patikamız sarının kızılın turuncunun hele yeşilin binbir tonunu açıyor önümüze. Meşelerde, çitlembiklerde asmalar, ağaçlarda sarkan tadına doyumsuz üzümler, çayırlarda  kızıl-mor kadife yaprakları ile yılan bıçakları, dalgalı yeşili - pembe morları ile sıklamenler… Suyolu eşlik ediyor bir yandan. Evlerinde sevgiyle söyleşiyor, buyur ediyor bahçlerine köylülerimiz. Antalya sınırı burası. Okul yok, okuma yok; içim acıyor.
         Akdağ etekleri derin vadileri ve yalçın kayalıkları ile Kayadibine iniyor. İki taş köprü var bu parkurda kalıcılığı, sonsuzluğu haykıran. Koyat Geçiti  bağlıyor Arsa’yı ovaya. Köprülerin altından ne sular geçti kimbilir. Şimdi suskun defneleri ve çınarları besliyorlar koyunlarında. Köprülerimizi  taş sütun ayakları ve çimen yeşili zeminleri ile doğaya emanet ediyor, yolumuzun keyfini çıkarıyoruz. Yokuşun sonu, pıynarlarla pelitlerle devam ediyor. Yeşil koyulaşıyor, kekik kokularına yosun kokusu karışıyor. Avazımız çıktığınca bağırabiir, haykırabiliriz tüm haksızlıkları. Ovamız uzanıyor aşağılarda, zikzaklarla taşlı patikamız indiriyor bizi ovaya. Fotoğraflarımızı yalçın kayalarla engin ovalar süslüyor. Gözü tırmalayan tek yapı yeşili deşip yapılaştıran Kayadibi inek çiftliği.
     İnince ovaya rahatlıyor ayaklarımız. Köy yolu traktör sesleri hasatta. Çiftçilik desteklensin, ekilebilen topraklarımızdan uzak dursun beton yapılar… Saklıkent yolu, yol kenarı gözlemecileri toplamışlar ak yastıklarını sedirlerden. Sezonlarını kapatmışlar sararan yapraklarla sessizleşmişler. Çay  molamız Kayadibi köyü kahvesinde. Toprak kokusuyla selamladığımız köylülerimiz de eşlik ediyor sıcak çay söyleşimize. Dönüşümüz gün batımı seyrine kalıyor yine. Atiye Kaçar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder