SONBAHAR RENKLERİ
(Nif-
Sandık-Çenger- Ağaltı yürüyüşü. 29.12.2013)
Telmessos Dağcıları yağmurda da çamurda da yürümeyi bilir. Cumartesi gün
boyu yağan yağmur toprağı yumuşattı. Doğayı temizledi tüm renkleri canlandırdı.
Bu pazar sabahı da 08.30’da toplandık
Fethiye Kaymakamlığı önünde. Servislere atladığımız gibi Üzümlü yoluna
koyulduk.
Değirmenbaşı’ndan yukarı dağlara çamlar arasında yükseliyoruz. Ağaçların
altı pürenlerin kızıllıkları ile süslü. Üzümlü, üzerinde geceyi ısıtan soba
dumanlarıyla uykuda. Üzümlü’yü sosyete yapan villalarıyla ve kendi sessizliğiyle
bırakıyor, Bekir Beli’ne
yöneliyoruz. Nif’e ulaşmadan servislerden iniyoruz., Çenger’e doğru yürüyeceğiz.
Çal
Dağına kar yağmış geceden. Zirve bembeyaz sivriliyor, beyazdan yeşile kayıyor çam
ağaçları aşağılara doğru. Kış geldi, geçiyor. Fethiye’de tüm mevsimler bir
arada yaşanabiliyor. Kayaköy- Ölüdeniz tarafında bahar çiçekleri açmaya başladı.Ufuklarımızı
karlı dağlar çerçevelemiş. Dağlarımızda sonbahar renkleri asılı kalmış. Yeşilden
sarıya, sarıdan turuncuya, kızıla harmanlanıyor öbek öbek renkler.
Yürüyüşümüz zorlu bir tırmanışla başlıyor. Herkes çıntar bulma peşinde.
Patikamız yumuşak toprak ve çam yaprakları, taşlar… Sıralandık rehberimiz Yusuf Çilengir’in peşisıra. Artçımız Oğuz Kolak. Herkes birbirine takılıyor, Sami
yine yok. Yosun kokusu mantar kokusu ve ıslak toprak kokusu kekik kokularına
karılmış. Zehirli mantarlar çıntar bulma sevdasını körüklüyor, Yusuf Bey arayı
açmayalım, diyor. Bin yüz metrelerdeyiz, bulutlar yavaştan kaplıyor gökyüzünü,
hava serin. Uzaklarda deniz parlıyor çam
ağaçları arasından . Kapıdağ yarımadası, Göcek adaları dumanlı, sessiz dingin
uykuda. Güneş sularda geziyor.
Belenkavağı’na adını veren çınarımızın
başındayız. Koca çınar, kovuğuna sığdıracak bizi. Sarılıyor, toplanıyor, kuru
dalları altında ısınıyoruz yılları çağırarak. Belenkavağın’da Hatice Teyze yolumuza çıkıyor karşıcı.
Dağların adlarını soruyorum. Çal Dağı ile Geyran Dağı arasındayız. Belenkavağı’nın
doğusunda bir dağı gösteriyor, Veli
adında bir efenin yurtlandığı “Palaveli
Dağı” , diyor. Yanında Erendağı , karşısında
Hatçana Dağı. Çevremizde gördüğümüz bütün tepeciklerin yörede geçen
adlarını düşünüyorum. Her yerde bir Eren Dağı var eminim.
Keçileri yaymış ormana gelip geçeni selamlıyor
bir çoban.”Kaç keçin var?” Çoban söylemiyor, nazara gelir, diyor. Keçi
seslerine eşlik ediyor, ağaçkakan Woody’nin kahkahasını çınlatıyoruz.
Orman
yolundan patikaya, ormana dalıyoruz tekrar. İnişteyiz sürekli. Taşlar kayalar
yosunlanmaya durmuş. Yosun yeşiini yerinde seviyoruz. Çenger evlerini geride
bırakıyoruz. Türküler çığırıyor, gündemi değerlendirmeyi de ihmal etmiyoruz. Söz
Taksim’e, Kadıköy’e İzmir’e geliyor.
Birden bir ses bağırıyor “Hırsız vaarrr!!!” Dağlar, taşlar, otlar, yosunlar,
kuşlar, böcekler, çiçekler, top top
meşeler, kızıla dönmüş yaprakları ile makiler, yastık yumuşaklığı ile dökülmüş
yapraklar duyuyor, soluğunu tutuyor her yer.
Kaygılarımızı paylaşıyor, direnişçilere
selam gönderiyoruz. Dereye iniyoruz su umarak. Yağmurlar yeterli değil
coşturmaya dereleri. Meşeler arasında
bir düzlük buluyor yemek molası,
diyoruz.
Hafif
güneşle ısınıyor, öbekleşiyoruz. Yan masa ikramları başlıyor yine. Paylaştıkça ballanıyor
tüm azıklar. Söyleşimiz yorgunluğumuzu unutturuyor.
Çam
ağaçları heybetli, meşeler asırlık.
Koru’nun mahallesi Karacasu’ya iniyoruz. Keçileri,
İnekleri, buzağları, danaları ve özgürce dolaşan tavukları ile köy yaşamı
sergileniyor. Zeytin bahçelerinden geçiyor, yol boyunca renklenen doğaya daha
alıcı bir gözle bakıyoruz. Karşı
dağlarda Urantaş’ın taş ocağı deşmiş yeşilliğin karnını. Bir yerde de ağaç
kesimi var içimizi burkan. Doğayı gereği gibi koruyamazsak sonuçlarına
katlanacağımızın farkındayız. Engin renk cümbüşü ardından asfalta çıkıyoruz.
Seval şevket- i bostan otu buluyor.
Urantaş’ın büyük kamyonları ile yolumuza devam ediyoruz. Avcı Klübesi’nde çay
molamız var. Açmışlar masamızı, çaylarımız hazırlanmış. Yürüdüğümüz on iki
kilometrenin ardından dinlenmeyi hak ediyoruz.
2013
yılının son yürüyüşün de sonunu bulduğumuzun farkındayız. 2014 yılı yürüyüşlerinde de bir arada olma dileklerimizle ,çok
oyalanmadan evlerimize ulaşmalıyız.Atiye
KAÇAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder