KIYMAYIN
Faralya, Kelebekler Vadisi Sırtları – Aktaşlar
- Kabak / 11 km / 21.10.2018
Pazar
sabahları yollardayız. Bir dersaneye giden çocuklar, bir sokak köpekleri bir de
yürüyüşçüler yollarda . Toplanıyoruz Eski Fethiye Lisesi karşısında Mercan
Pastanesi önünde. Fethiye’nin en özel yerlerinden birine, Likya Yollarının
deniz kıyısı bölümüne gidiyoruz. Dağ ve deniz bir arada.
Hava puslu deniz puslu, ölüdeniz
ufku denizle bir. Gözlerimiz adaları dolaşırken, puslar içinde Rodos’u hayal
ediyorum. Kıvrıla döne dolanırken Babadağ eteklerinde Akdeniz laciverti pırıltılı.
Kelebekler Vadisi sırtlarında, kayalar koynunu geçiyor, Faralya’da , yol üstünde bırakıyoruz
servisleri. Patikamıza ulaşalım, George House’a yöneliyoruz, patikamıza geçiyoruz ; deniz önümüzde, deniz
gözümüzde. Kelebekler Vadisi aşağılarda nazlı nazlı
“ 350 metrelik sarp
kayalıklarla çevrili olan Vadi, adını , barındırdığı 80′den fazla kelebek
türünden ve özellikle dere boylarında koloniler halinde görülebilen Kaplan
kelebeğinden alıyor. Kaynağı Faralya’da olan ve 50 metre yükseklikten Vadi’ye
dökülen şelale, Vadi’nin ortasından geçen bir dere ile Akdeniz’e ulaşıyor. Vadi, 1995 yılında Dünya Mirasını Koruma Vakfı (World
Heritage Foundation) tarafından, üzerindeki endemik bitki türlerinin zenginliği
nedeniyle dünya üzerinde korunması gerekli 100 dağdan biri olarak ilan edilen
Babadağ’ın eteklerinde bulunan Ölüdeniz, Kıdrak, Kabak koylarından biri. Kültür ve Tabiat
Varlıkları Koruma Kurulu’nca da yasal koruma (sit) altına alınmış.Her
türlü yapılaşmaya kapatılan Kelebekler
Vadisi , yüzlerce kelebeğin yaşam yeri.
Koy, “Ködürümsü Limanı” olarak da
biliniyor. Likya zamanında (MÖ 3 – 400 yılları)
Perdikya (Faralya) kasabasının iskelesi olarak kullanılmış. Bizans zamanından,
Osmanlı Rumlarına dek içinde ev – bark, kilise, kanyona yol, istinat duvarı vs
yapılarak kullanılmış.
Vadide mübadele anlaşmasında unutulup kalan son Rum “Despina” nın efsaneleri
dolaşır bir de. Faralya yaşlıları, kadıncağızın, bu Rum nineciğin sırtında
çuval yüküyle kanyonu tırmanıp köye ürün getirip götürdüğü, günün birinde ortadan
kaybolduğu, cansız bedenine bile rastlanmadığı anlatılır. Halen bu hikayeden
etkilenip, Despina’nın ruhunun oralarda dolaşıp durduğunu düşünenler yok değil.
Vadi’de ilk turistik işletme 1987’de kurulmuş.”
Kelebekler Vadisini tüm gizemi, nazlılığı ve güzelliği ile
bırakıyor, denize paralel patikamızda yürüyoruz. İlk kayalıkları tırmanmak
hayli zor geliyor. İlk nokta iplerle geçiliyor. Yamaçlar ilkbahar coşkusunda sanki. Her mevsim özel burada. Mor çiğdemler açmış, sakız makiler kırmızı
topicik çiçekleri ile canlı canlılar. Deniz coşkulu uzanıyor her zamanki
gibi. Aktaşlara yaklaşınca yapılaşmanın
arttığına tanıklık ediyoruz. Yollar açılmış yeni. Kıymayalım güzelliklerimize,
koruyalım. Güzelim yeşillikleri yapılarla kirletmeyelim.
Öğle molası
Aktaşlar’da. Berrak bir deniz, dalgalı,
kayalarda köpürmekte. Denizde terlerimizi bırakıyor, açlığımıza çare oluyoruz.
Biz molada iken bir grup geliyor Parkistanlı. Kadınlar kıyıda oturuyor
giysileri ile, erkeklerle çocuklar denizde. Çığlık çığlığa dolduruyorlar
kıyıyı. Kalkıyorlar sonra. Şimdi onların tatili.
Aktaşlar’da da bir sonraki denize sığ
kayalıkların olduğu koyda da bir iskele
uzatılmış denize kayalıkların üzerinden. İnce katmanları ile özel bir yapıda koy kayalıkları. Güzellikler
herkesinken özel mülke dönecek korkarım; kıymayalım. Kabak vadisine yaklaştığımızda
yapılar artıyor. Köy evi de var kabak sırtlarında . Bir amca eşeği ile, soruyoruz ona, lüks işletmelerin yabancılar
tarafından yapıldığını, arazilerin el
değiştirdiğini söylüyor. Kabak köylüleri yöresel ürünler üretme ve satma
peşindeler ya da sattıkları yerlere yapılan işletmelerde işçi olarak
çalışıyorlar.
Yüzyılların
eskitemediği Likya Yollarında gözlerimiz denizde, kulaklarımız dalgalarda,
gönlümüz düşlerde ; güzellikler
peşindeyiz.
Kabak köyüne
geldik; Kabak koyu’na inmedik. Deniz seyri ile yol kenarı işletmelerinde
dinlenmeliyiz. Sezon kapanmamış, canlı daha çevre. Yerli bir işletmeci
bulduğumuz için de seviniyorum. Ailece çalışıyorlar ne güzel.Sürücülerimiz de
burada. Dönüşümüz gün batımı ile.
“Ölüdeniz Hava
Oyunları” kalabalığı var Belceğiz plajında. Paraşütçüler tüm hünerlerini
gösteriyorlar. Bizim deniz kuşlarımız onlar. Gün batımına kalıyor birkaç kişi.
Yorgunluğumuzu evimizde atmalıyız.
Katılımcılar: Rehberimiz Yusuf Çilengir, Aysel Yüksel, Elif Ayan, Tamer Alpgiray, Selim
Nakaş, Gaffar Çit,Rasih Küçükünal,Cemal Önder, Kadir Gürol, Sefai Güner, Emine-Jan Stanczyk, Ediz
Macaroğlu, Arzu Horoz, Perihan Mekik, Can Eker, Chatherina
Mouraux , Zeliha-
Ceyhun Beyazova, Erdal Pay, Gonca İpek, Aydinç Hepyalnız, Bayram Güngör, Ramazan Demir, Fatoş Korkmaz,
Salim Akardiş,Ali Demin, Atiye Kaçar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder