23 Ekim 2018 Salı









AH ÖZGÜR
Belen Mah.- Turunç Muğarı- Haçbel- Kınalı / 07.10.2018/14 km.
Kalabalık olacak yürüyüşümüz sanırım. Hava güzel, parkur güzel, denize de girilebilir en mavi Akdeniz sularında.
Saat 08.30’da toplanıyoruz Eski Fethiye Lisesi karşısına, Mercan Pastanesi önünde. Yeni yürüyüşçülerimiz var. Gençlerimiz  de katılmışlar yürüyüşe. Elif de Selim de hoş gelmişler.
Kayaköy sabah sisleri altında. Gün ışıkları ile yavaşça açılmakta sisler. Sol tarafta, sarnıcımızın yanında iniyoruz servislerimizden. Sürücümüz Mehmet Abi yok artık,  özleyeceğiz onu. Zafer ile devam ediyoruz. Çaylarımız Zaferin elinden olacak sağ olsun.
Yazın yitirdiğimiz,  Özgür Atlıhan’ın, Özgür’ümüzün adını yaşatacağız bir de dağlarda bugün.
Rehberimiz, Yusuf Bey düşüyor önümüze. Pıynarlar ve keçiboynuzu ağaçları eşlik ediyor taş  döşeli patikamıza. Likya yollarındayız.
Kadim Likya yolları çam ormanları arasına, yüzyılların yıpratamadığı taş döşeli yollar. Dünyanın en iyi on uzun mesafe yürüyüş rotasından biri. 540 km’lik bir yol. Eşsiz doğa güzellikleri ile çok sayıda antik kenti birbirine bağlıyor. Dünyanın her yerinden yürüyüşçüleri var. Her dilden , her renkten, her yaştan binlerce insan yürüyor. Sahip çıkmamız gereken eşsiz bir hazine. Geçtiğimiz günlerde  Antalya’nın yerel bir gazetesinde bir haber, tüm yürüyüşçüleri yaralıyor: “Likya Yolu’nun Antalya başlangıç parkuru, Elma yanı- Hisar çandır arası asfaltlanıyor.”  Satılan kıyılarımızın betonlaşmasını kabul edemezken çığlığımız Likya Yollarının asfaltlanmasının kabul edilemezliğine yankılanıyor.
Üçkuyular’da mersin yeşilliği eşsiz bir tablo. Kuruyan çam pürçekleri ve susuzluğun soldurduğu yapraklar arasında parlak , cam parlağı mersin yaprakları. Sonra baharda canlanmasını bekleyeceğimiz yosunlarımız la taşlarımız. Aşıyoruz Turunç’ta denize dimdik inen kayalıklarımız ile Fethiye uzanıyo r uzaklarda , denizin enginliği özgürlük tutkumuzu perçinliyor. Sonra Özgür, diyorum:
 Ah Özgür genç kalmayı seçtin sonsuzca. Beni, bizi, ve dağlarımızı sensiz bıraktın tüm yakınlarınla, sevenlerinle  beraber. Sıcak gülüşün, gülüşünle  ışıltılı gözlerin kaldı, bir de kayalara yankılanan sesin dağlarda. Yokluğunu düşünmek de zor, yokluğuna katlanmak da. Işıklar içinde ol, toprağın bol olsun , bir de alkış gönderiyoruz Turunç sırtlarından sana.
 Denize atlayıvereceğiz dimdik dağlardan. Ceviz ağacının yaşını merak ediyoruz Turunç Muarı tepesindeki. 50 yılda karar kılıyoruz. Denizi seyrediyor, seyrediyoruz…  Harnup ağaçları çiçeklenmiş. Ceviz ağacından büyük olanlar da var.
Turunç Koy’u el değiştirdi. Çobanlık yok artık , çoban da kayıplarımız içinde. Keçi ağılları da yok  girişte. Keçi- koyun , tavuk filan yok ortalıkta.  Dizayn  değişmiş geçen yürüyüşümüzden beri. Asmanın altında yemek molamız. Önce denize atlamalı, yorgun bedenlerimizde su serinliği duymalıyız. Denizde yatlar arasında balıklar da koşucu.
Deniz pırıl pırıl, masmavi, yüzüyor, yüzüyoruz. Yemek molamız daha uzun bugün.
Dönüşte  Haçbel sırtlarına kadar yokuş tırmanıyoruz, arada deniz seyri ile. Fotoğraflar kalıcı kılma pesinde  eşsiz görüntüleri. Ali Bey’in eline, gözüne  sağlık,  Kınalı’da sarnıç yanında servislerimiz, çay kokusu karışıyor masmavi gökyüzüne. Çayın yanında, Elif Arkadaşımızın Özgür anısına yaptım , dediği meyveli nefis bir kek. Eline sağlık senin de arkadaşım.
Yürüyelim canlar her PAZAR  dağlardayız biz.
 Sadece güneşlı günlerde yürürseniz, hedefinize asla varamazsınız. (Paulo Coelho)
Katılımcılar: : Rehberimiz Yusuf Çilengir, Şakir Sarıoğlu,  Ali Karacan, Aysel Yüksel,  Emin Demirci, Elif Ayan, Ali- Aliye Türk, Özer Kaçar, Aydinc Hepyalnız, Tamer Alpgiray, Ayse Bostancı Kuskonmaz, Elif Yıldırım, Hüseyin Çatal, Zeliha- Ceyhun Beyazova, Fatih Doğan, Aliye- Hüseyin Kantürk, Canan Ertan, Silvi Gürdal, Selim Nakaş, Gaffar Çit,Rasih Küçükünal






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder