19 Aralık 2018 Çarşamba


MEŞELER SARARMIŞ
Cevizlibahçe- Yayla Koru- Kavacık- Yürek/ 17 km/ 16.12.2018

Meşeler Gövermiş
 

Meşeler gövermiş varsın göversin,
Söyleyin huysuza durmasın gelsin.
Varmasın kötüye asılsın ölsün,
Kötü adamın var ömrünü yok eder.

Ben bilemedim yaylaların yolunu,
Saçın uzun bağlasınlar kolumu.
Eğer anan seni bana vermezse,
Yemin ettim keseceğim yolunu.

       Gün boyu dillerde bir türkü. Meşeler çeker kendini kendine. Büyüler yayla tutkunlarını  kökleri, dalları, pelitleri, çentekli yaprakları bir de türküleri ile. Kalıcılığı, yenilmezliği, bir de dik duruşu,  baş eğmezliği simgeler gönüllerde. Kökleri derinlerde, dalları göklerde, yüzyıllık ağaçlardır, özenle korunması gereken.
      Bu mevsim meşeler sararmış yaprakları ile top top ormanlarımızda. Kuzey yamaçlarda gövdeleri gövermiş yosunlarla, coşkuyla.
      Fethiye Dağcılık yürüyüşçüleri, saat 08.30’da  toplanıyor bu pazar da Eski Fethiye Lisesi karşısında, Mercan Pastanesi önünde. Yağmurlu havada yürümek başka bir keyif olacak.
      Üzümlü her zamanki sabah mahmurluğu ile sabah sisleri içinde. Bekir Beli’ni aşıyoruz, Nif de geride kalıyor. Kırkpınar’dan sonra Cevizlibahçe’de çeşme başında iniyoruz servislerden. Nif Dağı’na yöneliyoruz. Çoban ve köy yollarındayız bugün.  Bir tırmanışla başlıyoruz, belli belirsiz patikadan.
     Nif aşağılarda kalırken, başı dumanlı Çal dağı mağrur yükseliyor puslar içinde. Yayla Koru’ya nemli, mantar kokulu, bol oksijenli bir gök ile yürüyoruz. Yayla Koru’dan sonra çam ağaçları arasında sedirler yükseliyor.
Yayla Koru karşı yamaçta kalıyor.
Nif Dağı dereleri epey su bulmuş bu yağmurlarda. Coşkun akarak bölüyor yolumuzu. Ancak 2014’e geçemediğimiz sular yok artık dağlarımızda. Gittikçe tüketiyoruz sularımızı da.
           Pıynarların acı yeşili her mevsimin rengi. Koru sonrası pıynarlar başlıyor çamlar arasında. Bir de meşeler. Dağlarımız dumanlı, yağmur geliyor. Kavacık sırtlarında yemek molamız. Çoban sesleri ile aşıyoruz Söğütlü Bel’i. Buraya neden “Meşeli Bel” adı verilmemiş acaba? Yağmur da başlıyor, yağmurla yürümek dağlar içre yükselen bulutlara karışmak….
      Şimdi tepemizin dimdik inen eteklerinde Kavacık gözüküyor yeşillenen tarlaları ile. Taş döşeli patikamız dimdik dağın eteğinde sürüp gidiyor, her yer meşe oluyor. Karşımızda dallarda sarıdan kızıla harmanlanan, yerde kahverengi’ne dönen yaprakları ile koca meşeler; önümüzde güdük dalları ve yosunlanan gövdeleri ile. Kayacık’a inmeden patika ile Yürek Mahallesi sırtlarına yöneliyoruz. Tepeler arası duman duman  savruluyor . Yürek   Mahallesi’nin arkasında keskin kayalardan açılan patikada yürümek özel bi dikkat gerektiriyor. Yüzyıllarca kullanılan çoban yolları, köyler arası ulaşım yolları. Aşağıda asfalt yol dolanıyor tepeler arasında. Önümüzde de ovayı dolduran Deli Çay uzamakta . Enginlere açılan Eşen Ovasına uzanan vadi ve ak karları ile Akdağlar . Bulutlarla coşkulu gökyüzü eşliğinde kıvrıla döne iniyoruz Yürek Mahallesine.
Yağmur devam ediyor, çaylarımız hazır, sağ olsun sürücülerimiz, sıcacık.Cami yanında toplanıyoruz, köylülerimizle söyleşmek de güzel.
Tatlı bir yorgunlukla sıcak dost gülüşleri ile evlerimize dönüyoruz.
Katılımcılar: : Rehberimiz  Yusuf  Çilengir,  Aysel Yüksel, Rasih Küçükünal, Saliha-Kadir Gürol,  Sefai Güner,  Zeliha- Ceyhun Beyazova,  Atiye Kaçar, Ümit Dilsiz, Faruk Sener, Sami Atik,  Beyhan Yörük, Ali- Aliye Türk, Oğuz Kolak, Ulrike - Ali Engin,  Şakir Sarıoğlu, Cafer Özaysın, Mustafa Yavuz,  Aliye- Hüseyin Kantürk, Kerim Gürhan, İsmail Karabulut, Musa Toyman, Elif Ayan, Tamer Alpgiray, Ayşe Mehlepçi, Osman Beder, Faik Dontlu, Cemalettin Kıyışkan, Aydinç Hepyalnız, Nur musluoğlu, Selçuk Avşar, Emre Elvan Aslan

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder