10 Kasım 2017 Cuma

MESENİZ’DE  SONBAHAR
Nif,Yayla Koru,Meseniz,Yürek / 17 km/ 05.11. 2017
      Güzel bir yayladayız bugün. Havamız da güzel, nesemiz de. Yürüyüşçü sayımız artmış. Yeni yürüyüşçüler sevinç kaynağımız oluyor. Doğanın dilini anlamak önemli, doğanın sesini duymak önemli, doğa son çığlıklarında.
           Fethiye Dağcılık 08.30’da toplanıyor eski Fethiye Lisesi karşısında,  Mercan Pastanesi önünde. Duyan gelmiş, kırk kişi olmuşuz. Kadir Bey ailesi epey kalabalık, Ayla ve İsmail Karabulut’lar burada, Şenay Hanım yeni başlıyor yürümeye, Ayşe’miz, Elif, Süheyla, yürüyüş dostlarımız  hazır. Seviniyorum…
       Yolcuları toplayarak geliyoruz  Üzümlü’ye. Üzümlü ovası ve bahçeler sonbahar renkleri ile geride kalıyor, Nif’e ulaşıyoruz. Nif’in üzerinde Taşkıran Dağı eteklerinde başlıyoruz yürümeye. Artçımız Erhan, Umut Dilsiz Bey gezideler yoklar bu hafta. Zerrin Hanım da katılamadı henüz özledik. Rehberimiz Yusuf  Çilengir  önde  şimdi. Keskin bir tırmanış başlıyor vadimizde, sarı yapraklı maki ağaççıkları arasında, çam ormanında. Bulutlar yükseliyor , güneş ısıtıyor, serinlik rahatlatıcı. Nif ormanları çok özel, kalem gibi düz çamlar yükseliyor. Orman içinde arada çevrili bahçeler, birkaç kişi de  çıntar vardır belki diye dolaşıyor. Koru’dan gelmiş köylülerimiz. Keskin oksijen kokusu ile nem kokusu tüm bedenimizde, zihnimiz açık daha açık.
         Yayla Koru evleri yanından geçiyoruz. Issız dingin esrik bir havada yalnızlaşmış yazlıklar, sonbahar hüznünde. Sonbaharın asıl renkleri Mesenizde görülecekmiş. Mesenizde koca çınarlar, çınarların altı büyülü…
         Hangi ağaç söz verebilir yaprağına sonbaharın gelmeyeceğini ? Geldi  işte sonbahar. Yapraklar çırpındı, çırpındı çırpındı;  düştü düştü düştü, Ayaklarımızda  hışır hışır, sarı kuru yapraklar. Hüzün mü desem özlem mi ? Düşler dünyasına yolculuk mu? Evet Meseniz, çınarları  ve su sesleri ile karşılıyor bizi. Özlem duyduğumuz su sesi. İçim sızlıyor kurumuş çoban çeşmelerini görünce. Kuraklık kaygısı dağlıyor yüreğimi. Meseniz’de sular var. Sular çınarlarla, sarmaşıklarla, koca ağaçlarla sarmaş dolaş.  Köy içinden geçerken  çatlamış narlar, kurumuş üzümler bahçelerden sokaklara sarkıyor. Kışı bekliyor artık ağaçlar.  Evler arasından, patikaya geçiyoruz. Bir yanımızda balık havuzlarına can verdikten sonra gürül gürül akan dere. Sağımız solumuz sarı sarı ağaçlarla bahçeler. Nisanda ilkbaharı yaşamıştık çiçeklerle; kasımda sonbahar kuruyan yapraklarla. Yeniden yeniden yeniden yeşerecek umutlar, güzel günlere özlemle.
     Eski değirmen sevimli kenarda terk edilmişliğin hüznünde. Giriyorum değirmenden içeri, dönen taşın sesini çağırıyorum ta eskilerden: Yok !
        Dereyi yüzyıllar ötesinin işçiliğini taşıyan iki taş köprü ile geçiyoruz. Patikamız,  köy yolu, taş köprü ile yeni yola bağlanıyor. Yürek mahallesine doğruluyoruz. Ören Çayı bir gözüküyor, bir kayboluyor tepeler arasında. Meseniz Yürek arası da  taş  döşeme ile oluşturulmuş eski göç yolu. Asfalt yol aşağılarda vadide kıvrım kıvrım.
      Yürek Mahallesi’nde köylülerimiz sonbahar bereketinde. Cevizler seçiliyor, nar ekşileri kaynatılıyor. Köy doğallığını taşıyor, nar ekşisi ve ceviz alıyoruz Rasih  ve  Cengizle, birkaç kişi. Cami yanında servislerimiz. Sürücülerimiz semaverde çaylarımızı hazır etmişler yine sağ olsunlar. Ayşe de elmalı kurabiyeler koymuş yanına , ellerine sağlık. Köy söyleşisi ile toparlanıyoruz, Üzümlü üzerinden Fethiye’ye , evlerimize taşıyoruz tatlı yorgunluğumuzu..
Katılımcılar:Rehberimiz Yusuf Çilengir, Artçımız  İhsan Erol, Rasih Küçükünal, Baha Ünsal,Ali Derin, Emin Demirci, Ayşe Kuşkonmaz, Kadir Gürol, Süheyla Coşkun, Ulrike –Ali Engin, Elif Ayan, Zeliha-Ceyhun Beyazova, Ayşe Mehlepçi, Beyhan Yörük, Fatih Doğan, Arife- Bayram Güven, Tamer Alpgiray, Şenay Hanım, Şakir Sarıoğlu, Seval- Gaffar Çit, Chatrine Mouraux, Hülya- Ayşin Ragıpoğlu, Salim Akdu, Abdurrahman Cengiz, Gül Alkın, Cey Hun, Oğuz Kolak, Cengiz Özberk,  Ahmet Selki, Kadir Gürol, Fatoş Korkmaz,Ali Karacan, ( adını yazamadıklarım eklesinler lütfen)



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder