21 Kasım 2017 Salı



































YAĞMUR YAĞMUR
Üzümlü- Ecebeli- Kızılcaköy- Çayan / 19.11.2017/
       Gece boyunca gök gürültüsü ile yağdı yağmur. Seller aldı ortalığı, yürünmez bu pazar dedi çok kişi. Fethiye Dağcılık her koşulda yürüyor. Arıyorum rehberimizi üst yoldan bineceğim servise.
        08.30’da hareket etti ki servisimiz Mercan Pastanesi önünden,yağmur damlaları arasında yollardayız. Sağlam yürüyüşçüler var ,  yağmur çamur demeyen. Haftalık programa uymuyoruz, Üzümlü’den sonra Ecebeli’nde iniyoruz servislerden yoğun bulutlar arasında, çisil çisil yağmurla.
        Çamlar arasında patikadayız yumuşacık. Köylülerimiz nasıl da bulurlar en kestirme yolları, yüzyılların deneyimiyle. Köyler arası gidip gelirler belki bir eşekle.
        Doğam şaşkın, kış kapıda, mevsim  bahara karışmış. Pürenler çiçek açmış; mosmor gülümsemekte ilkbahar çiçekleri. Dallar yeşil, yağmur damlaları dalları incilemiş. Mantar kokusu toprak kokusuna karışık, dağlar dumanlı…
Biryanım bahar çiçekleri, pürenler
Yüreğimde uçan güvercin,
Bir yanım Mendos’ta kar
Yağmur damlalarında ışıldar bir yanım
Bir yanımda fırtınalar kopar.
Sesimin sessizliğinde çığlıklar.
         Kızılcaköy’de çoban yerleşkeleri, seviniyorum, yağmur ara vermiş, çobanımız ağılların önünde. Kaç hayvanın var, diyorum. Düşüyor yüzü:
      -Azaldı, diyor. 2B arazilerini almak için sattım bir kısmını, dört taksitim kaldı.
       -Satmıyor musun sen arazilerini?
       - Altı çocuğum var benim, toprak satılır mı hiç!
        İçim aydınlanıyor, toprağına sahip çıkan birileri var, seviniyorum. Çocukları yanında olmasa da satmayacak arazilerini, ne mutlu ona. Ramazan Kum , eşi Gülsiye  zeytinleri topluyor gecenin  eskiniyle dökülen.
           Yağmur tıpırtıları ile ayak seslerine karışıyor, öğleye hafifliyor tümden, yavaş yavaş  kesiliyor sonra.
           Öğle molasında ateşi yakıyor, kurunuyor, sıcacık bir ortam kuruyoruz. Takılıyoruz birbirimize, keyfimize diyecek yok. Türkülerle coşuyor, türkülere koşuyoruz. Acımızı da paylaşıyoruz aşımızı da…
            Geyran Dağı eteklerinden Çayan’a dönüyoruz. Ören çayı uzarken sonbahar coşkusundaki ovada, sandal ağaçlarının kızıllığına kanıyoruz. Dağ çilekleri ufacık tefecik, yiyoruz. Çitlembikler mor mor, topluyoruz. Ahlatlar olgunlaşmakta yavaştan.
           Toprak kokusu mantar kokusu yaprak kokusu sarhoşluğu çam pürçekleri  ile kalıyor, koca zeytin ağaçları ile Çayan’a geliyoruz. Yollar nar, portakal, zeytin ağaçları… Bahçelerde sonbahar çiçekleri, kasımpatlar, sarı kızıl yapraklar. Servislerimiz Ören Çayı yanında, semaverde demlenen çayın sıcaklığı  ile bekliyor bizi. Sıralanıyoruz yol boyu elimizde bardaklar, Mehmet ustam harlamakta semaveri, eline sağlık , diyorum yürekten.
       Servisimizdeyiz, Ortaköy’den kanal boyu bahçelerden sonra Üzümlü üzerinden Fethiye’ye dönüyoruz.

Katılımcılar: Rehberimiz Yusuf Çilengir, İhsan Erol, Rasih Küçükünal, Baha Ünsal,Ali Derin, Kadir Gürol, Süheyla Coşkun, Ulrike –Ali Engin,  Ayşe Mehlepçi, Fatih Doğan, Şakir Sarıoğlu, Seval- Gaffar Çit, Ümit Dilsiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder