25 Ekim 2017 Çarşamba

RENKLERİN DANSI
Karabel- Belarası- Karatepe- İncealiler/ 17 km / 22.10.2017

        Yayla yolundayız bugün.  Karabel’den başlayacağız yürümeye, zor bir parkur. Sabah çıkıyorum yola coşkuyla. Geçen hafta inişte ayak parmakları hasar gören var mı diye düşünüyorum, Hamza eksik dolmuşta, Necla, ayak hasarlı, diyor. Selamlaşıyorum Yusuf Bey ve arkadaşlarla, Ümit’in burnu sarılı, geçmiş olsun.. Gece düşmüş, tansiyon sorunu olmalı üzgünüm.
         Toplanıyoruz Mercan Pastanesinde. Ege maskotumuz olacak, katılmış aramıza. Aile sıcaklığı ile selamlaşılıyor sıcak çaylardan sonra, servislere biniliyor.
         Masmavi bir gök, pırı pırıl bir hava, renkler capcanlı. Çam ağaçlarının yeşiline Dereyol’da kavakların, erguvanların kızıllığı, sarılığı karışıyor.( biz çınara kavak, kavaklara selvi deriz!) İşte diyorum gönlümce, işte sonbahar renkleri. Yayla yolunda mısırcılar boşaltmış ahşap konaklarını. Yalnızlaşmış, ıssızlaşmış banklar, sonbahar hüznüne ortak. Karabel Tüneli çalışmaları, bozmuş yeşili taş ocaklarından sonra. Karabel’in tepesinde, 1300 metrede iniyoruz servislerden, keskin bir yayla ayazı titretiyor bedenlerimizi, hadi bir an önce yürüyelim.
          Sağa çıkıyoruz, tırmanışımız başlıyor. Ardıçlar arasında esrik sonbahar kokuları. Yusuf Bey önde, Ümit artçımız. Ahmet Abiler de başlamış yürüyüşe. Seval Eğitimsen’in dayanışma pikniğine gidemediğinden şikayetçi:Yürümek hareket; ancak zor bugün. 1400 metrelere çıkyoruz, karşımızda Belarası,  Bayır mahalleri sarı sarı bahçeleri ile yeşiller arasında. Belarası yolundan sola döneceğiz. Tahta oluğu ve alafı(yalağı) ile kuşlara, çoban koyun ve keçilerine su veren çeşme başında meyve molamız. Şakir Abi anımsatıyor geçen yıl suyu  bol akıyordu, kesilmek üzere şimdi. Ardıç kuşlarının nesli tükenmek üzere, ardıçlarımızın da sonu tehlikede.
       Yaylalarımızda sonbahar renkleri dansta. Kavaklarımız kavuniçi, kızıl-sarı: selvilerimiz sarı , yeşil-sarı; armutlar, şeftaliler kahve-sarı. İlle de sarı, ille de sonbahar. Önümüze değil, karşı yamaçlara; karşı dağlara çakılı gözlerim. Sonbahar hüznü çöktü gönlüme, yorgunluğum ondan belki. Yürüyüşler yormaz beni oysa. Ayrılıklar, zamansız acılar depreşir günbatımı kızıllığı ile sonbahar renklerinde. Ersin iyi fotoğraflar bu renkleri, Fatih Bey ile, merakla bekleyeceğim.
        Öğle molamızda öbekleşiyor Yörük göçü misali seriyoruz güne terli giysilerimizi. Yan masa ikramları coşku ile bölüşülen sevgi. Tarçınlı zencefilli çaylar, Seval’in meyveli kokteylleri. Ege uzansın dinlensin boylu boyunca, Rasih Bey’le koyu sohbette sonra.
        Tırmanıyoruz, Karatepe’de 1650 metrelerde sedirler karışıyor ardıçlara. Asırlık ardıçlar  arasında tarih öncesi gizemi. Hele  yıldırımlara yıllara dayanamayıp devrilen koca ardıçlar arasında ürkü dolaşıyor doğallıkla. Kar buz ağırlığına dayanamayan dallar yere eğilmiş. Kabuğu soyulmuş ardıçlara bakıyoruz. Dedemin değirmeninin çatısı kiremit yerine ardıç kabukları ile kaplıydı. Gönül de Atlıdere köyündeki eski evlerinin çatısının ardıç kabukları olduğunu söylüyor. Kabuğu soyulan ardıçlar dayanamıyor doğanın karlı buzlu zor koşullarına. Seki ovasını gören zirveyi aşıyoruz 1550 metre, çoban yerleşkesi ovaya doğru uzanmış, çoban var sesleniyorum, adını soruyorum bu yörenin. Sarıbayır, diyor. Bütün ağaçlar sararmış zaten bahçelerde. Adını hüzünlü yaprakların sarısından mı almış?
       Zirve yordu tüm ayakları, engin keyifli şimdi. Orman koyu rengi  ve güzel güzel ağaçları ile serinletiyor gönlümü. Umut oluyor yeni oluşturulan sedir ormanı. Tepeler boyunca uzanıyor kara-yeşilleriyle.Seki ovası uzanıyor tepeleri ile. Yol  buluyor çocukluğumu çağıran Ay dağının dibine gidiyorum gözlerimle. Dağların eteklerine serpilmiş Seki’de Temel’de Ceylan’da Dont’ta, Urluca’da  renklerin dansı. Biz de İncealiler köyüne sarı sarı yapraklar arasına iniyoruz. Güz bereketi taşıyan bahçeler yalnızlaşmış, yazlıkçılar kentlerinin yolunu tutmuş, sarı yapraklar yollarda , bahçelerde  balkonlarda. Kapı pencereler kapalı, yollar yalnız. Köy meydanında, çeşme başında, sarı yaprakları ile dut ağacı altında yapılmış semaverde çaylarımız. Sağ olsun sürücülerimiz, yorgunluğumuz sıcak dost söyleşi ve sıcak çay ile eriyip gidiyor.
      Güne karşı, gün batımı ile Fethiye yollarına düşüyoruz. Gönlümüzce gönülden söylenen türküler eşlik ediyor Seval’in radyoya eşliği ile.
Katılımcılar: Rehberimiz Yusuf Çilengir, Artçı Ümit Dilsiz,Seval- Gaffar Çit, Süheyla Coşkun, Rasih Küçükünal, İhsan  Erol,  Fatih Doğan,  Şakir Sarıoğlu, Ege’miz, Salim Akardaş, Fatoş Korkmaz, Necla Halaçeli, Gönül-Kerim Gürhan, Ahmet Selki, Ayşe Kuşkonmaz, Ersin İlmeç, Mustafa Yavuz, Tamer Apgiray, Ramazan Demir, Ayla Yalçınöz, Elif Ayan, Ahmet Dönmez,Emin Demirci, Murat Çamcı,













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder