DENİZ DENİZ DENİZ
Faralya,Kelebekler Vadisi Sırtı – Aktaşlar – Kabak
/01.10.2017/14 km
Fethiye Dağcılık Fethiye’mizin eşsiz
bir parkurunda bu Pazar. Sabah buruk uyanıyoruz günümüze, gönlümüz arkadaşımız
Umut ile. Umut Dilsiz arkadaşımız babasını sonsuzluğa uğurluyor, arkadaşımıza
ve tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz gönülden, yürüyüşümüzü onunla tamamlamayı
kararlaştırıyoruz. Arkadaşlarımızın bazıları yürüyüş yerine Umut Bey’in yanında
sağ olsunlar.
Eski Fethiye Lisesi karşısında
Mercan Pastanesi önünde toplanıyoruz saat 08.15’te. Gençlerimiz de var bugün,
seviniyorum, özlemişim çoktan. Yeğenim var arkadaşı Eda ile, Elif’i
kucaklıyorum özlemle. Irmak Ayan da gelmiş annesi Elif ile. Genç bir coşku
şenlendiriyor hepimizi. Bugün dilek günü olacak, iki Irmak, iki Elif iki de
Abdullah var grubumuzda.
Hisarönü’nü aşınca başlıyor deniz
seyrimiz. Belcekız kumları allı yeşilli paraşütlerle salkım saçak. Babadağ’ın leylekleri erken
başlamış uçmaya , diyor Abdurrahman Abi. Bir yanımız engin turkuazı ile
Akdeniz, bir yanımız heybetiyle Babadağ. Kıvrım kıvrım asfaltta eski yollarını
anıyoruz Faralya’nın.
Faralya - Uzunyurt kıvrım kıvrım
uzanıyor deniz seyrinde pansiyonları ile. Kelebekler Vadisi sırtlarından, deniz
kıyıcığından dolanıyoruz Babadağ eteklerinden denize uzanan burunları. İlk
burunda eski, çok eski patikalarla
yıllarca tırmanılmış kayaları aşıyoruz. Zorlu bir tırmanış sonu Kelebekler
Vadisi’nin eşsiz manzarasına kavuşuyorsunuz. İstanbul’dan gelen yürüyüşçüler
karışıyor aramıza. Onların binbir zorlukla düzenledikleri yürüyüş bizim hafta
sonu etkinliğimiz: Çok şanslıyız.
Aktaşlar’a kadar bir yapı yok,
seviniyorum, derken ağaç evlerle açılan bir tesis. Sonra orman içlerine
gizlenen küçük oteller güzellikleri yutmakta yavaş yavaş. Sular azalıyor git
gide. Engin, masmavi güzelim Akdeniz’de
öbek öbek köpükler. İnsan çoğaldıkça kirlenme de çoğalıyor. Köpüklerin
nedenleri konusunda ne kadar fikir yürütsek az ve anlamsız.
Öğle yemeğimiz Aktaşlar’da,denizle iç
içe. Dalgası, kumu, suyu ve sıra sıra
kayaları ile. Deniz pırıl pırıl, denizde
çakıl taşları ; gök masmavi, mavilerde
ak bulutlar serpili. Terlemiş yorgun bedenler dalıyor sulara, sularda kalıyor
ağrıar acılar. Tüm hücreler dinleniyor zihinler berraklaşıyor. Dilerim ülkemin
karanlık ufukları da berraklaşır.
Denizle yan yanayız şimdi. Kıyıdan
kıyıdan yürüyoruz Kabak’a doğru. Çam filizi yeşili engin Akdeniz laciverti ile
harmanlı, kayalarda köpük köpük sular, çekiyor beni. Denize atlayacağım, Meral
Hanım da geliyor, sabır Kabak Koyu’na. Kabak girişine geliyoruz, ikiye ayrılacağız.
Yusuf Bey: “Kabak koyuna inecekler, beni takip etsin; koya inmeden köye
gidecekler Ali Bey’i” diyor.
Ben koya iniyorum, denize girmeli zikzak
patikadan yukarı çıkmalıyım. Elif’leri alıyorum yanıma. İhsan önümüzde
patikadan servis yoluna geçiyoruz. Toprak susuz kum savuruyor, Kabak kumsalı
nazlı saklı dağlar koynunda. Yapılaşma artıyor her geçen yıl. İniyoruz koya, su
başka mavi ,çakıllar başka beyaz. Su başka dinlendiriyor şimdi. Yürüyüşümüz
keskin bir çıkışla sonlanıyor. Kabak Koyu’ndan Kabak Köyüne patikadan kırk
dakikalık bir yürüyüşle çıkılıyor. İki senedir sahile kadar servis yolu var.
Dileyen servis kullanabiliyor.
Yol kenarında şirin işletmeler var deniz
seyri ile dingin. Ben koy manzarasına doyamadığım Mamam’s ın balkonuna
koşuyorum. Grubum uzanmış sedirlere
yorgunluklarını asmaların altında bırakmış. Toparlanıyoruz, çıkıyoruz yine
denizle yola. Denizle iç içe, denizle yan yana , denizle göz göze yaşadık bu
pazarımızı. Güç topladık günlük yaşama…
Umut arkadaşımıza, ailesine ve tüm
yakınlarına sabırlar diliyoruz tekrar.
(Atiye KAÇAR)
Katılımcılar:
Yusuf Çilengir, Nazime- Abdullah Taşçıoğlu, Irmak Sınır, Ulrike- Ali Engin,
Catherine Mouraux, Irmak – Elif Ayan, Abdurrahman Cengiz, Elif Yıldırım, Ömer
Cevlan, Şule- Ersin Erol, Meral - Abdullah Şentürk, Seval- Gaffar Çit, , Nilgün
…., Kadir Gürol, Eda Öztürk, Süheyla Coşkun, Rasih Küçükünal, İhsan …, Nihal
Yılmaz, Mustafa Yavuz, Mehmet Nuri Yavuz,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder