8 Ekim 2017 Pazar

DENİZ  DENİZ  DENİZ
Faralya,Kelebekler Vadisi Sırtı – Aktaşlar – Kabak /01.10.2017/14  km
          Fethiye Dağcılık Fethiye’mizin eşsiz bir parkurunda bu Pazar. Sabah buruk uyanıyoruz günümüze, gönlümüz arkadaşımız Umut ile. Umut Dilsiz arkadaşımız babasını sonsuzluğa uğurluyor, arkadaşımıza ve tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz gönülden, yürüyüşümüzü onunla tamamlamayı kararlaştırıyoruz. Arkadaşlarımızın bazıları yürüyüş yerine Umut Bey’in yanında sağ olsunlar.
            Eski Fethiye Lisesi karşısında Mercan Pastanesi önünde toplanıyoruz saat 08.15’te. Gençlerimiz de var bugün, seviniyorum, özlemişim çoktan. Yeğenim var arkadaşı Eda ile, Elif’i kucaklıyorum özlemle. Irmak Ayan da gelmiş annesi Elif ile. Genç bir coşku şenlendiriyor hepimizi. Bugün dilek günü olacak, iki Irmak, iki Elif iki de Abdullah var grubumuzda.
           Hisarönü’nü aşınca başlıyor deniz seyrimiz. Belcekız kumları allı yeşilli paraşütlerle  salkım saçak. Babadağ’ın leylekleri erken başlamış uçmaya , diyor Abdurrahman Abi. Bir yanımız engin turkuazı ile Akdeniz, bir yanımız heybetiyle Babadağ. Kıvrım kıvrım asfaltta eski yollarını anıyoruz Faralya’nın.
         Faralya - Uzunyurt kıvrım kıvrım uzanıyor deniz seyrinde pansiyonları ile. Kelebekler Vadisi sırtlarından, deniz kıyıcığından dolanıyoruz Babadağ eteklerinden denize uzanan burunları. İlk burunda  eski, çok eski patikalarla yıllarca tırmanılmış kayaları aşıyoruz. Zorlu bir tırmanış sonu Kelebekler Vadisi’nin eşsiz manzarasına kavuşuyorsunuz. İstanbul’dan gelen yürüyüşçüler karışıyor aramıza. Onların binbir zorlukla düzenledikleri yürüyüş bizim hafta sonu etkinliğimiz: Çok şanslıyız.
           Aktaşlar’a kadar bir yapı yok, seviniyorum, derken ağaç evlerle açılan bir tesis. Sonra orman içlerine gizlenen küçük oteller güzellikleri yutmakta yavaş yavaş. Sular azalıyor git gide. Engin, masmavi güzelim Akdeniz’de  öbek öbek köpükler. İnsan çoğaldıkça kirlenme de çoğalıyor. Köpüklerin nedenleri konusunda ne kadar fikir yürütsek az ve anlamsız.
         Öğle yemeğimiz Aktaşlar’da,denizle iç içe. Dalgası, kumu,  suyu ve sıra sıra kayaları ile.  Deniz pırıl pırıl, denizde çakıl taşları ;  gök masmavi, mavilerde ak bulutlar serpili. Terlemiş yorgun bedenler dalıyor sulara, sularda kalıyor ağrıar acılar. Tüm hücreler dinleniyor zihinler berraklaşıyor. Dilerim ülkemin karanlık ufukları da berraklaşır.
        Denizle yan yanayız şimdi. Kıyıdan kıyıdan yürüyoruz Kabak’a doğru. Çam filizi yeşili engin Akdeniz laciverti ile harmanlı, kayalarda köpük köpük sular, çekiyor beni. Denize atlayacağım, Meral Hanım da geliyor, sabır Kabak Koyu’na. Kabak girişine geliyoruz, ikiye ayrılacağız. Yusuf Bey: “Kabak koyuna inecekler, beni takip etsin; koya inmeden köye gidecekler Ali Bey’i” diyor.
       Ben koya iniyorum, denize girmeli zikzak patikadan yukarı çıkmalıyım. Elif’leri alıyorum yanıma. İhsan önümüzde patikadan servis yoluna geçiyoruz. Toprak susuz kum savuruyor, Kabak kumsalı nazlı saklı dağlar koynunda. Yapılaşma artıyor her geçen yıl. İniyoruz koya, su başka mavi ,çakıllar başka beyaz. Su başka dinlendiriyor şimdi. Yürüyüşümüz keskin bir çıkışla sonlanıyor. Kabak Koyu’ndan Kabak Köyüne patikadan kırk dakikalık bir yürüyüşle çıkılıyor. İki senedir sahile kadar servis yolu var. Dileyen servis kullanabiliyor. 
       Yol kenarında şirin işletmeler var deniz seyri ile dingin. Ben koy manzarasına doyamadığım Mamam’s ın balkonuna koşuyorum.  Grubum uzanmış sedirlere yorgunluklarını asmaların altında bırakmış. Toparlanıyoruz, çıkıyoruz yine denizle yola. Denizle iç içe, denizle yan yana , denizle göz göze yaşadık bu pazarımızı. Güç topladık günlük yaşama…
          Umut arkadaşımıza, ailesine ve tüm yakınlarına sabırlar diliyoruz tekrar.    (Atiye KAÇAR)

       Katılımcılar: Yusuf Çilengir, Nazime- Abdullah Taşçıoğlu, Irmak Sınır, Ulrike- Ali Engin, Catherine Mouraux, Irmak – Elif Ayan, Abdurrahman Cengiz, Elif Yıldırım, Ömer Cevlan, Şule- Ersin Erol, Meral - Abdullah Şentürk, Seval- Gaffar Çit, , Nilgün …., Kadir Gürol, Eda Öztürk, Süheyla Coşkun, Rasih Küçükünal, İhsan …, Nihal Yılmaz, Mustafa Yavuz, Mehmet Nuri Yavuz,







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder