Hisarönü -
Kayaköy - Ölüdeniz /24.09.2017/
12 Km
Yaz sıcakları dağlarımızı kavurdu. Toprak ayaklarımızı özledi, yüreğimizin sesiyle. Yüreği dağlarda
takılı FETHİYE DAĞCILIK yürüyüşçüleri sezonu açtı. Başlangıçlar
güzeldir.
Pazar sabahı daha erken, açıyorum
penceremi, gün kızartmakta Mendos’un
tepesini. Pırıl pırıl bir gökyüzü: yürüyüşümüz keyifli olacak
İçim kıpr kıpır çantamı hazırlarken.
Okula yeni başlayan çocuk coşkusu ile alıyorum çantamı sırtıma, sabahın
sekizinde düşüyorum yollara. Arkadaşlarımı da çok özledim. Uçarcasına
servisteyim, kimler var acaba?
Zerrin Hanım merhaba, merhaba Yusuf
Bey, Ümit de var, Abdurrahman Abim de.
Selamlıyorum herkesi. Toplanıyoruz eski Fethiye Lisesi karşısında Mercan
Pastanesi önünde. Bir kucaklaşma, bir coşku; özlemiş Fethiye Dağcılık ailesi
birbirini. Tüm arkadaşlara MERHABA…
Rehberimiz Yusuf Çilengir elinde küçük
notları ile son kontrollerini yapıyor, sevgili sürücülerimiz Zafer ve Mehmet
Abi de aynı coşku ile aramızdalar; biz bir ekibiz….
İki servisle çıkıyoruz yola, ayaklarımız
toprakla gözümüz deniz seyri ile, tenimiz Akdeniz turkuazı ile buluşacak. Sabahın serinliği ile Fethiye
uzayıp gidiyor biz Ölüdeniz yolunda ilerlerken. Fethiye’mizin zenginliği,
gözümüz gibi korumamız gereken çam ormanlarımıza dalıyoruz. Hisarönü’nde,
Nikolas Park önünde iniyoruz servislerimizden.
Rehberimiz, hepimize keyifli bir yürüyüş
sezonu diliyor, alkışlıyoruz . Sonra Emin Bey, yayla kokusu ve elleri ile
yetiştirdiği eriklerden dağıtıyor yürüyüşçülerimize, toprağına bereket, Emin
Abi.
Çam ormanı gölgesinde pürenlerle hışır hışır
başlıyor patikamız. Yağmur yok ya kupkuru toprak, yaprak. Nemli ortamı seven, bizim “Buhur u Meryemler”
yani sıklamenler kuru pürenler arasında, cılız,mor mor salınıyorlar,
yeşil yaprak yok. Ne vefalı çiçekmiş, her koşulda var. Hadi sonbahar
yağmurları, hadi artık, yeşillenmek istiyoruz, diye feryatta tüm doğa. Susuzluk
kapımızda…
Hava sıcak olsa da gölgede yürüyüşümüz keyifli; Kaya dağlarında, Likya
yollarında denize döndü yönümüz. Bir – bir buçuk saat yürüyüşten sonra Kayaköy
eski evleri çamlar ardında kalıyor. Patikamız
da Kaya’dan gelen patika ile birleşiyor. Toprak kuru, kupkuru ,
ürpertiyor içimi. Hoyratça tüketiyoruz dağlarımızı. Tırmanışımız da bitiyor,
masmavi Akdeniz uzanıyor önümüzde . Patikada kırkayak olmuşuz, diziyi bir tek
Abdurrahman Abi bozabilir, uçar sağa sola o.
Deniz seyri duraklatıyor bizi, gözümüzü alamıyoruz, fotoğraf makineleri
çalışıyor. Soğuksu, Gemile Koyu, Nikolas Adası bir tarafta, Ölüdeniz’e uzanan
koylar bir tarafta. Deniz yeşile kesmiş, dağlar denize inmiş. Maviliklerde tekneler özgürlüğe çağırıyor,
köpük köpük çizdikleri rotalar ile. Akdeniz
kollarını atmış dağlara pırıl pırıl suları ile. Zik zak iniyor yüzyıllar
ötesinden gelen Likya yolu denize doğru.
Yemek molamız asırlık keçiboynuzu
ağaçları atında. Zeytinlerimiz de var düzlükte , çakal zeytinler, meyve yok bu
sene üstlerinde. Mola söyleşimizde anıyoruz Antalya Göç yolu yürüyüş grubunun
Adrasan yakınlarında yitirdiği dağ dostlarını. Grup lideri Ali Çetin, Mehmet Fıçı, Gülsüm Çekiç Ali Özdemir ve Hasan Yorulmaz ışıklar içinde olsunlar.
Her birimiz bir renktir grubumuzda. Rasih Bey’in güler yüzlü esprileri,
Seval’imizin kaybolması ve çıntar toplama öyküleri, Fatih Bey’in manzara
fotoğrafçılığı… Gençlerimizi arıyoruz bir taraftan. Yola devam edelim,
denizimize geç kalmayalım.
Şimdi Ölüdeniz önümüzde, Akdeniz bir
başka boyutu ile uzanmakta. Lagun ayrı mavi, Belcekız ayrı turkuaz. Babadağ tüm
heybetiyle dimdik paraşütlerini göndermede
pırıl pırıl gökyüzüne. Sonra kuşlar kadar özgür uçanlar inmekte sahile
rengarenk. Kumburnu açıyor mavilikleri Rodosa doğru, sağ yanımız Atatürk Burnu ile İblis’e
uzanıyor. Sol yanımız Kıdraktan Faralya’ya. Kelebeker Vadisi’nin yalçın kızıl
kayalıkları yükseliyor Kirme’ye doğru. Keskin bir gözünüz var ise Patara’ya
kaş’a kadar seyreyleyiniz..
İlle de mavilerde takılı kalıyor
gözlerim. Denizle coşuyor, denize koşuyorum. Sun City önüne iniyoruz, Laguna
atlayabilirim her an. Koşarcasına ulaşıyoruz pırıl pırıl Belcekız kumlarına.
Kaş ile göz arasında giyilmiş mayolar, koca ayakkabılar ve sırt çantaları
kalıyor sahilde güneşlenen kalabalık arasında. Herkes serin sularda şimdi.
Günün yorgunluğu, gündemin sıkıntısı sularda kalsın. Sular alsın götürsün tüm
kaygıları. Aydınlık güzel günlerin özlemi son bulsun.
Servisler beklemekte… Son dakikaya kadar
suyun keyfini çıkaranlar da var,
kendini güneşe bırakanlar da. Kumsal Pide bahçesinde serinliyor kimimiz,
kimimiz kıyıda engin deniz seyrinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder