11 Kasım 2013 Pazartesi

KADIN ERKEK YÜRÜDÜK ATAM
Telmessos DAĞCILIK ÜZÜMLÜ- KIZILCAKÖY- ÇAYAN ‘da
        Saygı duruşu iki dakikaydı bugün. Milyonlar , tüm yurt iki dakika  Atatürk’ü düşündü, Atatürk’ü yaşadı.İki dakikada zihinlere neler takıldı, zihinlerden neler geçti? Her kafada bir film şeridi. Devrimler ve günümüz…
          Telmessos Dağcılık her an anmayı bilenlerden Atatürk’ü. Bu gün tüm yurtla anacak. Çelengini hazır etti ve 8.30’da Kaymakamlık önünden Beşkaza Meydanına geçti,  tören alanında yerini aldı.
           Kalabalıktı tören alanı. En güzel giysileri ile toplanmış Fethiye halkı. Tören başladı, çelenkler sunuldu, meş’ale yakıldı. Tüyler ürperten siren sesleri ile Ata’mızın yokluğunu duyumsadık. Sessizce zihinlerde Atatürk’le, bindik servislerimize, düştük yola.
           Üzümlü yolundayız. Çam ormanının serinliğine pürenlerin morluğu karışmış. Yağmuru bekliyor doğa. Pürenlerin çam diplerini mora kesmesi bahar, sonbahar güzelliği. Üzümlü Geyran Dağı eteklerinden ovaya doğru uyumakta hafif sisleriyle. Kahvelerin oradan Hüseyin’i de alıyor Ortaköy yoluna yöneliyoruz. Üzümlü geride kalıyor, köy evlerine meydan okuyan villalarıyla. 
         Kadyanda yol ayırımını geçince servisleri bırakıyor, Ece Beli’ne  doğru yürümeye başlıyoruz. Orman içi, patika, kurumuş çam yapraklarının esrik kokusu. Gündemi konuşuyor, değerlendiriyoruz. Geriye gidişimize acıyoruz  içimiz burkularak. Hiç gündeme bile almamamız gereken konulardan söz ediyor, kızlı –erkekli yürüdüğümüzle, kendimizle dalga geçiyoruz . Gençlere dokunmanın bedelinin ağır olacağını biliyoruz. Gezi,  değişim yaratan bir hareket. Kimsenin gözünden kaçmasın. Kaçan uykularımızdan söz ediyor, sonra doğadan güç alıyoruz. Pırıl pırıl olmuş çam yaprakları güz güneşinin altında. Sıcak, sıcakta ağaç gölgeleri güçlü sığınak.
        Tırmanış keyifle devam ediyor. Hüseyin Günday  Civcivli Ahmet Ağa’nın evini gösteriyor. Evin önünden  geçiyor, çoban evlerinin bulunduğu meydanda konaklıyoruz. Kızılcaköy burası. Terk edilmiş yıkıntılar, yalnız köy evleri, çoban kulübeleri… Koyunlar otluyor, çayırlar çalı çitlerle çevrilmiş. Çakırdikenler kurumuş, yeşermek için yağmur bekler. Meşeler tüm heybetiyle meydan okuyor  tüm koşullara. Asırlık meşeler arasında dolanıyor “Yemek Molası” diyoruz. Meşeler sağlam duruşun kalıcılığını simgelesin.
            Çayırlara yayıldık öbek öbek. Paylaşımlarla şenlikte ve keyifte herkes. Yorgunluk biraz gitsin ki eğlencemiz olsun, karnımız doysun.
        Çoban evlerinde kimse gözükmüyor.  Ağıllar kuzu dolu. Sesleri ayrı bir melodi. Çağırıyorlar: “küçük güzeldir” kuzular ayrı bir şirin. Meşeler uzun yaşamın kalıcılığını haykırıyor. Kimimiz kuzularla haşır neşir, kimimiz ot topluyor. Uzanıp dinlenenler de var. Nazime Abla düz araziyi görünce atlama ipini çıkardı.Haydi gençler ip atlamaya. Bir kahkaha ,bir şenlik, zıplayan zıplayana. Gah sınav yapılıyor, gah zincir atlama. Nefesler kesiliyor. Karma atlıyoruz.
        Yola koyulma vakti, toplanıyor, toplu fotoğrafımızı çekiliyoruz. Sesli çıkar mı fotoğraflar, kahkahlar devam ediyor da… Zorlu bir tırmanış mı var? İniş daha zorlu. Patikada yürümek en büyük keyfimiz. İp oluyoruz, sıra sıra.çam ağaçları arasında sandal ağaçları kızarmakta şimdi, suyu ve yağmuru bekleyen küçük kırmızı çilekleriyle. Zorlu inişle Ören çayı ve Çayan köyü açılıyor önümüzde. Ta dağların dibinden ovayı ak çakıllarıyla ortadan bölerek gelen Ören Çayı’nın da suları azalmış. Bizim “deli çay” bu. Hangi yöne akacağı belli olmaz. Bir o kıyıyı keser, bir bu kıyıyı döver. Çayın seyri ile inerken yata yuvarlana, Çayan Köyünün köpekleri karşılıyor avaz avaz havlamaları ile. Köyü yabancılar bastı. Çayın kıyısına kadar yürüyoruz evler arasından.
         Servislerin biri var, diğerleri gelmemiş henüz. Karşılayalım, yola çıkıyoruz. Çok geçmeden yetişiyor Zafer minibüsüyle. Şimdi sarı- kızıl yapraklarla nar bahçelerini dolmuşlardan seyredeceğiz. Ortaköy verimli, bereketli. Ekilmiş yoncalar, zeytin ağaçları arasından üzümlü yoluna doğruluyoruz. Çay eşlik etmediği yerde görevi su kanallarına bırakmış. Sağımız coşkun suları ile çaydan ayrılan kanal, solumuz Ortaköy evleri. Üzümlü yolunda ormana dalıyoruz yine. Güneş öyle güzel parlatıyor ki  çam ağaçlarının yapraklarını!
              Yorgunluk çayımızı Üzümlü kahvesinde içeceğiz . Üzümlü’de Atamızın önünden geçerken yine gösterdiği hedefe yöneliyoruz. Eve geliyorum , ekran karşısında umutlarım yeşeriyor yeniden. Gözlerim doluyor: Milyonlar Anıtkabirde, milyonlar Kadıköy’de, milyonlar Gündoğdu’da, tarlada, caddede, hastanede, Boğaz Köprüsünde, sokakta.  Milyonlar AYAKTA.
           Telmessos Dağcılık haftaya  Bayır(Naldöken)- Kavaklı- Atlıdere parkurunda;eski yayla göç yolunda. Atiye KAÇAR – Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder