KADIN ERKEK YÜRÜDÜK ATAM
Telmessos DAĞCILIK ÜZÜMLÜ- KIZILCAKÖY-
ÇAYAN ‘da
Saygı duruşu iki dakikaydı bugün.
Milyonlar , tüm yurt iki dakika Atatürk’ü düşündü, Atatürk’ü yaşadı.İki
dakikada zihinlere neler takıldı, zihinlerden neler geçti? Her kafada bir film
şeridi. Devrimler ve günümüz…
Telmessos Dağcılık her an anmayı
bilenlerden Atatürk’ü. Bu gün tüm yurtla anacak. Çelengini hazır etti ve
8.30’da Kaymakamlık önünden Beşkaza Meydanına geçti, tören alanında yerini aldı.
Kalabalıktı tören alanı. En güzel giysileri
ile toplanmış Fethiye halkı. Tören başladı, çelenkler sunuldu, meş’ale yakıldı.
Tüyler ürperten siren sesleri ile Ata’mızın yokluğunu duyumsadık. Sessizce
zihinlerde Atatürk’le, bindik servislerimize, düştük yola.
Üzümlü yolundayız. Çam ormanının
serinliğine pürenlerin morluğu karışmış. Yağmuru bekliyor doğa. Pürenlerin çam
diplerini mora kesmesi bahar, sonbahar güzelliği. Üzümlü Geyran Dağı
eteklerinden ovaya doğru uyumakta hafif sisleriyle. Kahvelerin oradan Hüseyin’i
de alıyor Ortaköy yoluna yöneliyoruz. Üzümlü geride kalıyor, köy evlerine
meydan okuyan villalarıyla.
Kadyanda yol ayırımını geçince
servisleri bırakıyor, Ece Beli’ne doğru
yürümeye başlıyoruz. Orman içi, patika, kurumuş çam yapraklarının esrik kokusu.
Gündemi konuşuyor, değerlendiriyoruz. Geriye gidişimize acıyoruz içimiz burkularak. Hiç gündeme bile almamamız
gereken konulardan söz ediyor, kızlı –erkekli yürüdüğümüzle, kendimizle dalga
geçiyoruz . Gençlere dokunmanın bedelinin ağır olacağını biliyoruz. Gezi, değişim yaratan bir hareket. Kimsenin gözünden
kaçmasın. Kaçan uykularımızdan söz ediyor, sonra doğadan güç alıyoruz. Pırıl
pırıl olmuş çam yaprakları güz güneşinin altında. Sıcak, sıcakta ağaç gölgeleri
güçlü sığınak.
Tırmanış keyifle devam ediyor. Hüseyin
Günday Civcivli Ahmet Ağa’nın evini
gösteriyor. Evin önünden geçiyor, çoban
evlerinin bulunduğu meydanda konaklıyoruz. Kızılcaköy burası. Terk edilmiş
yıkıntılar, yalnız köy evleri, çoban kulübeleri… Koyunlar otluyor, çayırlar
çalı çitlerle çevrilmiş. Çakırdikenler kurumuş, yeşermek için yağmur bekler.
Meşeler tüm heybetiyle meydan okuyor tüm
koşullara. Asırlık meşeler arasında dolanıyor “Yemek Molası” diyoruz. Meşeler
sağlam duruşun kalıcılığını simgelesin.
Çayırlara yayıldık öbek öbek. Paylaşımlarla
şenlikte ve keyifte herkes. Yorgunluk biraz gitsin ki eğlencemiz olsun,
karnımız doysun.
Çoban evlerinde kimse gözükmüyor. Ağıllar kuzu dolu. Sesleri ayrı bir melodi.
Çağırıyorlar: “küçük güzeldir” kuzular ayrı bir şirin. Meşeler uzun yaşamın
kalıcılığını haykırıyor. Kimimiz kuzularla haşır neşir, kimimiz ot topluyor.
Uzanıp dinlenenler de var. Nazime Abla düz araziyi görünce atlama ipini
çıkardı.Haydi gençler ip atlamaya. Bir kahkaha ,bir şenlik, zıplayan zıplayana.
Gah sınav yapılıyor, gah zincir atlama. Nefesler kesiliyor. Karma atlıyoruz.
Yola koyulma vakti, toplanıyor, toplu
fotoğrafımızı çekiliyoruz. Sesli çıkar mı fotoğraflar, kahkahlar devam ediyor
da… Zorlu bir tırmanış mı var? İniş daha zorlu. Patikada yürümek en büyük
keyfimiz. İp oluyoruz, sıra sıra.çam ağaçları arasında sandal ağaçları
kızarmakta şimdi, suyu ve yağmuru bekleyen küçük kırmızı çilekleriyle. Zorlu
inişle Ören çayı ve Çayan köyü açılıyor önümüzde. Ta dağların dibinden ovayı ak
çakıllarıyla ortadan bölerek gelen Ören Çayı’nın da suları azalmış. Bizim “deli
çay” bu. Hangi yöne akacağı belli olmaz. Bir o kıyıyı keser, bir bu kıyıyı
döver. Çayın seyri ile inerken yata yuvarlana, Çayan Köyünün köpekleri
karşılıyor avaz avaz havlamaları ile. Köyü yabancılar bastı. Çayın kıyısına
kadar yürüyoruz evler arasından.
Servislerin biri var, diğerleri gelmemiş
henüz. Karşılayalım, yola çıkıyoruz. Çok geçmeden yetişiyor Zafer minibüsüyle.
Şimdi sarı- kızıl yapraklarla nar bahçelerini dolmuşlardan seyredeceğiz.
Ortaköy verimli, bereketli. Ekilmiş yoncalar, zeytin ağaçları arasından üzümlü
yoluna doğruluyoruz. Çay eşlik etmediği yerde görevi su kanallarına bırakmış.
Sağımız coşkun suları ile çaydan ayrılan kanal, solumuz Ortaköy evleri. Üzümlü
yolunda ormana dalıyoruz yine. Güneş öyle güzel parlatıyor ki çam ağaçlarının yapraklarını!
Yorgunluk çayımızı Üzümlü kahvesinde içeceğiz
. Üzümlü’de Atamızın önünden geçerken yine gösterdiği hedefe yöneliyoruz. Eve
geliyorum , ekran karşısında umutlarım yeşeriyor yeniden. Gözlerim doluyor:
Milyonlar Anıtkabirde, milyonlar Kadıköy’de, milyonlar Gündoğdu’da, tarlada,
caddede, hastanede, Boğaz Köprüsünde, sokakta. Milyonlar AYAKTA.
Telmessos Dağcılık haftaya Bayır(Naldöken)- Kavaklı- Atlıdere
parkurunda;eski yayla göç yolunda. Atiye KAÇAR – Türk Dili ve Edebiyatı
Öğretmeni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder