5 Kasım 2013 Salı

GÜZ BEREKETİ
TELMESSOS DAĞCILIK ,  ARSA – KOYAT GEÇİTİ- KAYADİBİ YÜRÜYÜŞÜ
              Sonbahar bereketiyle kapımızda. Telmessos dağcıları toplanıyor Fethiye kaymakamlığı önünde. Serin esinti sonbaharda olduğumuzu söylüyor; ceketlerimiz de ellerimizde değil üzerimizde. Arsa köyüne çıkacağız bu gün. Akdağların eteğine.
          Antalya yolundan, Seydikemer - Saklıkent kavşağından  Kadıköy’e yöneliyor,  Arsa’ya tırmanışa geçiyoruz. Fethiye’den  50 km sonrası 850 metre rakımla  Arsa’ya ulaşıyoruz. Köy kahvesinde köylülerimizle söyleşerek sabah çaylarımızı içiyoruz. Kahve tenha, iş zamanı. Güz mevsimi,  hasat mevsimi, bereket. Ünlü Arsa elmaları toplanmış, sıra üzümlere gelmiş. Tarla sebzeleri bitmiş, domatesleri seradan yiyeceğiz artık. Köylümüzden aldığımız ön bilgiden sonra dolmuşlarımıza biniyor, köyün çıkışına doğru gidiyoruz.       
           Rehberimiz Yusuf Çilengir önümüzde, Oğuz Kolak artçımız. Arsa  yerleşimi dağınık, arazisi geniş bir köy. Saklıkent Kanyonuna doğruluyoruz. Evler önünden, bahçelerden, tarlalardan geçiyoruz. Her yer asma bahçesi. Asmalarda üzümler üzümler üzümler… Üzümler arasında elmalar, ayvalar, zeytinler ve nar bahçeleri. Bahçe kenarlarında ballanmış yemişleri ile incir ağaçları ile mersinler. Sonra tarlalar, kurumuş otları ve yeni çıkmaya başlayan ekinleri ile tarlalar.
        Elmalar hasat edilmiş ya ağaçta kalan küçük yamru yumru elmacıklar öyle tatlı, ayvalar benzersiz sulu, incirler yumuşacık ballı ballı ballı. Ya narlar… Güz güneşi ile kızaran, dalları aşağı sarkıtan tadıyla çatlamış narlar. Ne yiyeceğimizi  bilemeden  gözümüzle doyduk. Tarla kenarlarında çitlembiklere, ardıç ağaçlarına sarılmış has asmalardaki üzümlere dayanamıyor, onlardan koparıp tek tek keyifle ağzımıza alıyoruz. Ne büyük keyif…Güz bereketi bu işte. Yemekten çok seyre doyamıyoruz. Sarı, kırmızı, turuncu, yeşil yapraklar renk cümbüşü. Toprak suya hasret, yağmur bekliyor. İnişimiz zorlu, Yusuf Bey acele ediyor, yolumuz uzun… Günler kısa…
          Bahçeler, tarlalar bitiyor, çam ağaçları arasında inişimiz sürüyor.  Saklıkent Kanyonu kayalıkları karşımızda dimdik. Kıyıya kadar iniyoruz. Kanyon seyri ile fotoğraf çekiliyoruz. Adabelenliler özel fotoğraf çekinmeli, Vefalı’lar kıskanmasın.
           Koyat geçitine yöneliyoruz. Saklıkent sularını besleyen  dereler var. Kayadibi’ne inene kadar Arsa’nın engebeli arazisinde bir iniyor bir çıkıyoruz. Koyat  Geçiti’ne inince yemek molası vereceğiz, diyor Yusuf Bey . Çok yorulduk. Meyvelerden tattık, soğuk sular içtik en doğalından. Öğle sonu oluyor, molamızı veriyoruz, nasıl da acıkmış herkes, çaktırmadan yumuluyoruz çıkınlara. Öbek öbek oturuluyor ve yan masa ikramları başlıyor. Bayılıyorum yemek molası paylaşımlarına. Arkadaşlar, yürüyüşler başlayalı, kilo alıyoruz, acaba neden?..  
            Koyat Geçiti’nde doğanın sararan yaprakları ile renk cümbüşüne, çağıl çağıl sularla taş köprü görünümü ekleniyor. Önce boncuk dizisi yürüyüşçülere, sonra dereler içine dalmaya,   ağaçlara çıkmaya çalışan Sami’ye bakıyoruz. Eşen ovası ayrı uzanıyor aşağılarda, çamlı yeşil tepeler ardında. Arsa’da asma bahçeleri karşımızda şimdi. Ne kadar da çokmuş, şaşkın seyrediyoruz Akdağ eteklerine yayılmış, güne karşı gerilmiş uzanıyorlar sarı-kırmızı- yeşil yaprakları ile. Şimdi arklarda sular, ara ara su içebileciğimiz çeşmeler ve bahçelerde narlar, anlarda böğürtlenler, kuşburnular. Çalılıklarla kaplı Kayadibi  tepesi. Karşıda çam ormanı içinde büyük bir inek çiftliği ... Yalçın kayalıklar dibinde,ta aşağılarda Kayadibi.  Nasıl ineceğiz oralara?  Zikzaklar  çiziyoruz çalılıklarda. Gün epey eğildi, akşam oluyor, güneş kızıl bir top oldu  dallar arasında. Ortalıkta tatlı, esrik bir parıltı, sarıdan kızıla dönüyor, sonra gün batıyor, gümüşleniyor doğa.Zorlu iniş bitiyor ve biz asfaltı buluyoruz. Dolmuşlarımız da gelmiş, sıralanmışlar arka arkaya. Hemen yerleşelim, ayak tırnaklarımız acıdı, dağcılık armağanı, moraracaklar.Saklıkent yolu gözlemecilerinin çoğu sezonu bitirmiş, kapatmış dükkanları.Karanlık başlıyor, Işıklar içinde kalıyor yol üzerinde köyler.Haftaya görüşme dilekleri ile iniyoruz servislerden. 3 Kasım 2013. Atiye KAÇAR,Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
     

        
          


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder