1 Mart 2017 Çarşamba

DOĞA UYANDI
Dalyan- Çandır- Ekincik Koyu- Sultaniye Kaplıcaları-26.02.2017/11km
      Bahar ile yenileniyor doğa, çiçekler gönülleri de açıyor. Sağımız solumuz çiçeklendi Fethiye’de de. Badem ağaçlarından sonra erikler de bembeyaz . Pazar sabahı yollardayım yine, çiçeklerin içine, bahara uyanan doğaya yollanıyorum.
       Fethiye Dağcılık grubunda renkli bir aile olduk. Grubumuzda Belçikalı, Avusturyalı, Amerikan vatandaşı vardı . Bu hafta Fas’tan Hüda ile Makedonya’dan Elena da katılmış bize. Farklılıklarla ortak duygu yaratmak, birlikte olmak, özlenen büyük keyif. Gençlerimiz ayrı bir renk. İlkay sağlıkla yürümeye kararlı, henüz lise öğrencisi. Mutlu ediyor bizi. Doğanın güzelliğine bir kişi daha eklemek en büyük zenginliğimiz.
   Bu hafta yolumuz uzun biraz. Göcek ve Ortaca’dan  gelen arkadaşlar sabahın köründe çıkmıyorlar yola. Onları da toplayarak Dalyan’a ulaşıyoruz.  Kaunos’a tekne ile değil, hizmete 2016 Mart’ta hizmete  açılan feribotçuk ile geçeceğiz. Feribot Dalyan Kanalı'ndaki Dalko İskelesi ve Denizkızı Restoran'ın bulunduğu noktalardan Ortaca ile Köyceğiz arasında araç geçişini sağlıyor. Aynı yere Köyceğiz Gölü’nün çevresinden dolaşılarak 80 kilometre yol gidilmesi gerekiyor. Kanaldan beş dakikada geçiliyor.12 metre boyunda 4 metre 80 santimetre enindeki feribot 6 ton taşıma kapasitesine sahipmiş. Üç servis üç seferde geçiyor kanalı. Doğrudan kaplıcaya gidecek olan sıcak su düşkünleri servislerle devam ediyor,  yürüyüşçüler kanal boyu Kaunos’a yöneliyor.Baharın geldiğini doğanın uyandığını görüyoruz. Bir lale bahçesi her yer, papatyalar, aralarda renk renk çiçekler…
         Kaunos’a yaya geçiti yok, servislerle Çandır köyüne gidiyoruz. Çandır dağın eteklerine serpilmiş, boydan boya uzanan Tanrıçalar vadisi Dalyan kanallarını izleyebiliyor. Kanallar arasında  Ala gölü suyun çekiciliği ile eşsiz bir manzara. Karşıda sivri tepe Pan dağı, yanında Kızlan. Çandır,  Olympos( Ölemez) dağı eteklerinde şanslı bir köy.
         Yürüyüşümüz Olympos dağına tırmanışla başlıyor. Vadi daha da açılıyor önümüze. Kaunos aşkından ağlayan Byblis’in gözyaşlarını taşıyan”Calbis” adı verilen pınarlar, kanal, kıvrım kıvrım uzanıyor.  Köyü çıkıyoruz, asırlık zeytin ağaçları içinde terk edilmiş kulübecikler bekliyor bizi geçmişe götüren eski eşyalarıyla. Zeytin Çukuru diyor köylüler buraya.  Sümbülbaba tepesiyle çamlar arasından Ege Denizine açılıyor patikamız. Yine Tanrıçalarımızın efsanelerine götürüyor, arada beliriveren kalıntılar belleğimizi.  Ölemez Dağı’nın    güney yüzünde Kaunos Tapınağı ; kuzey yüzünde Leto Termali (Sultaniye kaplıcası) var. Apollon’un  kehanet merkezlerinden biri de Köyceğiz Gölü’nün güneyinde, termalin önündeki durgun suda gömülen batık adalarda.   Söylencelere göre  Afrodite, Kaunos dolaylarında iskele rıhtım pazarından Olympos’a çıkar, hamakta sallanır siestasını yaparmış. Apollon,  Kardeşi bereket tanrıçası  Artemis , Dionysos da İztuzu taraflarında doğmuş.  Hepsi bu üç dağın arasındaki görkemli hamakta sallanırlarmış. Sonra yere iner Orientalis (günlük)  ağaçlarının reçinelerinden sağaltılan kremlerle vücutlarını ovarlar, göbek mantarı yerlermiş. Enerjilerini harcamak için Dalaman Çayı’na raftinge , sağlıklarını korumak için de Olympos kıyısına, kaplıcalara giderlermiş. Biz raftinge gitmeyeceğiz şimdi. Kaplıcalarla yetineceğiz. Dağın eteklerinde, deniz seyri ile yemek molamız. Epey yorulsak da önümüzde bir tepe daha var, Ekincik Koyunu görmek için.
           Deniz seyri ile, yeşiller içinde iniyoruz Ekincik Koyuna, havalar gerçektan ısınmış mı ne, denizde  yüzen bir kişi var, şaşkınlıkla izliyoruz. Güzelim koyda da yapılaşma çoğalmış, inşaatlar var.  Koy girişinde servisler bekliyor bizi, kaplıcalara götürecek.
          Sultaniye Kaplıcaları da Kaunoslar zamanında kullanılmaya başlanmış şifa dağıtan bir yer. Ancak bu döneme ilişkin yapılar sular altında kalmış. Kükürt kokusu ile sarhoşlanıyor, sıcak sulara atıyor yürüyüşçüler yorgun bedenlerini. Ben girmiyorum suya. Kaplıcanın suyu yaz kış otuz dokuz derece ve sağlık açısından yararlanmak için en az on gün kalmak gerekiyor, bir kür de yirmi bir gün sürüyor. Havuz kalabalık epey, konaklama yerleri de epey dolu.
          Köyceğiz Gölü kıyısında oturuyorum, sulara bakmak dinlendiriyor tüm zihnimi. Eve , yine yaşadıklarımıza,  şaşkınlığıma dönüyorum. Bunca sorunumuz varken, durdu zaman yine. Bir Anayasa değişikliğidir gidiyor. Nefret söylemi yayılıyor, tüm yöneticilerimiz propaganda çalışmalarında, ekonomi çöküşte, eğitim yozlaşmakta, cehalet kol gezmekte, aydınlarımızın  çoğu içeride, üniversitelerimiz boşalmakta, silah çoğalmakta, basın susmakta… Zıplıyor düşünceler. Hayır diyen de evet diyen de bu  toprakların çocukları. Ötekileştirmenin, ayrıştırmanın anlamı yok. Hayırlı olsun sonuç. Hepimizin ortak dileği bu.

       Toparlanıyor grubumuz yavaştan , dönüş zamanı geldi. Yorgunluğu da bırkatık sularda. Servislerimizle ve İzmir’in dağlarında çiçekleri açtırarak üç turda geçiyoruz feribotla Dalyan  kanalını    ve yaşama katılıyoruz. Evlerimizdeyiz geç vakit. Atiye KAÇAR






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder