19 Ocak 2017 Perşembe

GÜZEL GÜNLERE ÖZLEM
Karabel Kürdük- Naldöken – Bayır- 17 km.
         Uykusuzdum  geceden, patlama acısı ile sabahladım. İstanbuldan döneli iki gün olmuş. Oğlumla yürüdüm iki gün önce Maçka Parkında. Patlamanın olduğu noktadan geçtik , üzgünüm üzgün… Amansız bir patlamada savrulan canları  uğurluyoruz sonsuzluğa. Yaralıları yaraları, yangıları, yoklukları, suskun kocaman gözler ile gözlüyoruz: yaraları nasıl onaracağız. Çeşitli hastanelerde, Şişli Etfal’de sayısı belli yaralıların. Ya örselenen zihinler, acı ile yanan yürek yaraları, parçalanan bedenlere tanıklık edenlerin   göz  çukurlarına  çöreklenen yaralar nasıl sarılacak? Yaralı sayısını biliyor muyuz? Çocuğunu yitiren ananın yarası sarılabilir mi ? Babasız büyümenin yarası  sarılabilir mi? Acıya tanıklık eden yürek yarası sarılabilir mi?
      Pazar sabahı alışılmışlıkla, zor anlarımın sığınağı dağlarımıza sığınma dürtüsü ile düşüyorum yollara. Yürüyüş grubumuz da aynı buruk kırıklıkla, üzgün gözlerle selamlaşıyor. Patlama ile ilgili bilinmezleri çözmeye, bilinen gerçekleri de acıyla söylemeye , söyleşmeye çalışıyoruz. Lütfen gündemdeki başkanlık, anayasa, seçim , sayım konularını geri çekin. Sokaklarımızda akan kanın durdurulmasının umarını bulmaya çalışın. Ölümlerden ölüm beğeniyor gencecik canlar. Nerede  ve nasıl ölelim? Umarsız hastalıklarla mı, amansız yangınlarda mı, kör kurşunla mı, bombalarda parçalanarak mı, Halep’te savaşarak mı?…  Sayın yönetimdekilerimiz, gündem önceliğimiz ölümlere umar bulmak olsun!       
             Kış kendini iyice hissettiriyor, yayla yolunda olunca da üşüyeceğİz, diyoruz. Karabel’de zirveye ulaşmadan iniyoruz servisimizden. Çamlar arasına düşüyoruz. Yayla göç yollarını izleyeceğiz sahile doğru. Çobanların kaval seslerini yankılayan kayalıklar ses verecek. Kürdük’ten  dönüyoruz sahile doğru. Arge ekibimizin keşfi yeni patikalar ile Naldöken altındaki yalçın , dik , sıra kayalıların üstüne kadar iniyoruz.Tepeler arasından  Ören Çayı’nı Karanlıkiçi Mağarasını görüyoruz. Biraz daha açılınca engin ova uzuyor,Sahil Ceylan , Ören evleri yayılıyor.
           Molamız kayaların tepesinde. Tepeleri, tepeler arkasını gözleyerek yiyoruz yemeğimizi. Ören Çayı’nın dağlar arasından kıvrılarak ovaya yayılışını izliyoruz. Güneş güzel, çam ağaçlarının sarı-yeşil yaprakları pırıl pırıl içimizi açıyor.
          Çıntar arıyoruz, mevsim geldi ama yeterli yağış  yok. Kuru kupkuru ağaç dipleri. Keçi çanları yankılanıyor,  Bayır Köyü’nden bir  çoban koşturmakta keçileri ile. Yeşillik yok, keçiler ne ile doyuyor? Bulur onlar yiyeceğini, dağ bayır dolaşıyoruz , diyor çobanımız.
       Yolumuz uzun, yalçın kayaların aşağısına iniyoruz, yüklü bir katır geçecek kadar dar yollardan . Kayalar bağrına örülmüş setlerle , özenle yapılmış yaya yolları. Zikzaklar çizerek iniyoruz, yeşil deniz önümüzde güzelim ormanlarımız.   Şimdi karşımızda kayalar dimdik. Kayalarda gördüğümüz şelaleler yok. Vadiler mersinlerle dolu. Su yaşam katmış,mersin ormanları kuru su yataklarında . kayaların önünden tırmanış var şimdi Bayır yol sapağında  Orman İşletme Müdürlüğünün  yangın söndürme havuzunun yanına  çıkacağız.
          Zihinler dolu, yaşanılan acıları anlatıyorum dağa taşa. Kayalar çatlar, kaldıramaz bunca ölümü. Yetmedi yetmiyor… Nereden , nasıl gelirse gelsin, terörü ve terörü besleyen kaynakları, terörden çıkar bulanları şiddetle kınıyor, lanetliyoruz bir işe yarayacaksa. Dağlarımız, taşlarımız , kayalarımız çatlamasın, canlar yanmasın, önceliğimiz güvenli yaşam. Kaygılar deliyor yürekleri. Hükümetimiz de bir an önce kana kan , şiddet, nefret söyleminden güven ve barış söylemine dönsün dilerim.
           Yürüyoruz, zor günlerde sağlıklı kalmak adına yürüyoruz. Dağda taşta var olduğumuzu bilmek için yürüyoruz. Açılan yaralara bir ince deva bulmak için yürüyoruz. Güzel günlere ulaşmak özlemi ile yürüyoruz. Akıl ve beden sağlığımızı koruma , güçlü kalma, direnme dürtüsü ile yürüyoruz.
       Zorlu bir tırmanış var önümüzde, araç seslerini duyuyoruz  karayoluna yakınız ama yolumuz da zorlu.  Önümüze bakıyorum Yangın havuzunun ilerisinde dolmuşumuz duruyor. Buğulu semaverde çayın kokusu sarıyor yorgun hücreleri. Sürücümüz Zafer Bey hazırlamış çaylarımızı, sağ olsun.
        Çaylarımızı yudumlarken kayıtlarımıza bakıyoruz , on yedi  kilometrelik yol kat etmişiz. Güzel günlere özlemle dönüyoruz. Atiye KAÇAR
            











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder