2015 tüm yükü ile geride kadı. Anlamsız tartışmaları ile “yılbaşı” kutlamaları
da geride kaldı. Her yeni günün yeni bir umut
taşıması dileği dolaştı çoğunda zihinlerde. Kutlamalara da bilinçli olarak
terör ürküsü damgası vuruldu büyük
şehirlerimizde ve Avrupa
başkentlerinde. Bir yandan da
çevremizde ve güneydoğumuzda süren savaşın acısını taşıyoruz kaygılı
yüreklerimizde.
Fethiye Dağcılık grubuyuz Pazar günlerimizi dağlarda geçirmeye devam edeceğiz. Rehberimiz
Yusuf Çilengir küçük grubu ile hafta içi yeni patikalar peşinde olacak.
Yürümek bir iç yolculuktur, bellekler
yenilenir, hücreler yenilenir, beden yenilenir. Yüzlerce neden sayılabilir
yürümek için. Doğada denge var, dans var, ezgi var, renk var, oksijen var,saygı
var, emek var. Denge, dans, ezgi, renkler, oksijen yaşam kaynağımız, güç
kaynağımız. Günümüzün zor koşullarında dayanıklı olmak, sorunlarla mücadele
gücümüzü de yenilemek için yürüyoruz, yürümeliyiz.
2016’nın ilk pazarında toplanıyor,
sabah selamlaşmasından sonra yola çıkıyoruz. Günlükbaşı yolundayız, Kargıdan
sonra Çenger’e dönüyoruz. Çam ormanı
içinde kıvrıla döne yükseliyor Çenger
yolu.
Çenger
yeşil türbesi ve sabah sessizliğinde evleri ile geride kalıyor. Köyün
çıkışından sağa yöneliyor, servislerden iniyoruz. Çam zeytin ve çalılarla birlikte başlıyoruz yürümeye. Yolumuz çok
eskilerden beri kullanılan köy yolu. Trafiğin at ve eşeklerle sürdüğü
dönemlerden kalma köy yolu. Hala teker geçmeyen yollar. ( Köye ulaşım için yeni
yollar açılmış.) Bağarası birkaç taş evi, çınga damlı ahırları, tahta
ambarları; tavukları, koyunları ve çığlık çığlığa köpekleri ile karşılıyor bizi. Evin önünde Saliha
Teyzem var, sıcak söyleşiye alışık. Sarıyor bizi, soğukla baş etmeye çalışıyor.
Amcam yol gösteriyor, dağa vuracağız , dağın adını soruyoruz:
Hatçana(Haticeanne)Dağı, diyor.
Çitlerle çevrili bahçeler bakımlı.
Kocaman zeytin ağaçlarına hayranız. İki yüz, üç yüz, hatta beş yüz yıllık zeytin ağaçları. Öyle sağlam
yapılı, dik duruşlu, meydan okuyan ağaçlar.
İç bölgelerde kar geçit vermezken,
soğuk ama güneşli bir havamızın olması büyük şans. Kış soğuklarının
birden bastırması ürküttü hepimizi.
Hatçana Dağı’nı dolanıyoruz. Fethiye uzak çok uzaklarda ak bir örtü
altında. Deniz gümüşlenmekte adalar arasından. Yolumuz taş döşeli. Keyifle
Karayer mahalle evlerine ulaşıyoruz. Recai Amca bir düzen tutturmuş, verimli
topraklarda keyifle çiftçiliğe devam ediyor. Su getirmiş, gürül gürül akıyor.
Koca köpekleri dostu olmuş, kısa sürede özetliyor yaşamını. Güç versin sana
yüreğin Recai Amca üretime devam, tüketim toplumu yaratımına inat.
İnişteyiz, Sefai babamız korkutuyor bizi. Boş
bir taşa basıyor ayağını incitiyor. Rehberimiz müdahale ediyor hemen de devam etmesin artık yürüyüşe Sefai Bey. Zeytin bahçelerinde çalışanlar da
var tek tük. Bir araba bulmalıyız. Yavaş
yavaş yürüyor, üç yol ağzında yemek molamızdayız.
-taşıt geçebilir - Ateş yakılıyor, öbekleşerek oturuluyor hemen. Paylaşımın en
güzel anları.
Bir taksi geliyor. Anlaşıyoruz
hemen ve ayağı incinen arkadaşımızı emanet ediyoruz köylümüze. Daha rahatız
şimdi.
Güney Mahallesinden sonra toprak
değişiyor, kayalar değişiyor. Şimdi maden yolundayız. Kayalar yer yer sarı katman katman; yer yer
kara krom yüklü. Kapatılan maden ocakları var. Bir de ray sistemi. Burada
çıkarılan madenler tünelle Yürek’e ulaşıyormuş. Raylarda çalışmalar var. Karşı
yamaçlarda da başka maden yolları, başka maden ocakları. Sağ yanımız kayalıklar arasında çamlarla dağlar, sol yanımızda bir dere. Dere kenarında krom karası kayalar ve 1920’lerde Fransız maden şirketlerinin kullandığı yapıların yıkıntıları .
Su ayrı bir güzellik, ayrı bir aydınlık katıyor gözümüze, gönlümüze. Ağaçların yansıyışı suya, kızıl yaprakların yakıcı görüntüsü yaşanan acılarla sonbaharı düşürüyor yüreğime. Kargı Deresi mi diye düşünüyorum Fethiye türkülerinden esinlenerek. Daha önce Ahmet Selki Abimizin verdiği bilgileri anımsıyorum. “ Burası Susam Deresi, ayrı bir dere. Dağlarda besleniyor, büyüyor, Karagedik’ten geçiyor, Pelin Otel’in oradan denize ulaşıyor.” Derenin suyu oldukça az bu sene. Gürül gürül akıyordu iki sene önce. Kış geç geldi ki, yağış yok bu sene.
Dağlar arasında yol alırken Karagedik mahallesi vadide bir üçgen, önümüze çıkıyor. Ommanı taş eski bir değirmen kalıntısı yüzyıllara tanıklık ediyor. Kalmış seraların arasında. Karagedik, sera denizi, kenarından geçerken sağ yanımız orman, orman kıyısı sera çöplüğü. İçimizi karartıyor bunca güzellik sonrası böyle bir görüntü. Doğal güzelliklerimizi el birliği ile yıpratma yarışındayız.
Servislerimiz toprak yola kadar gelmişler, inişte yürüyüşümüz çabuk bitiyor. Gün ikindide Fethiye yolundayız.
Yeni umutlarla 2016’nın barış ve sevgi yılı olmasını diliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder