14 Mart 2018 Çarşamba


KOCAMAN  BİR AİLE
Kayaköy- Afkule- Haçbel- Karagözler/ 14km /11.03.2018
İyi tanıyoruz artık birbirimizi. Bizden oluyor  bizi bilen, kan bağımız var, dağlar tutkusu. Yürüyüşümüz şu gördüğümüz dağlarda bu hafta. Hani Fethiye Kordonu’ndan  Karagözle’rin üstüne bakıyoruz ya, koyu çam ağaçları kayalar koynunda, işte o dağlardayız bu gün.
Kocaman bir aile olmuşuz. Saat 08.30’da Eski Fethiye Lisesi karşısında Mercan Pastanesi önündeyiz. Kalabalık yürüyeceğiz anlaşılan, üç servis var. Herkese Merhaba ,diyorum. Geçen hafta bu yılın inatçı gribi ile boğuşmaktan yürüyememiştim. Özlemişim arkdaşlarımı. Zeliha arkadaşım da “ Yokluğun belli oluyor.” diyor, sarılıyorum yürüyüşçü dostlarıma.
 Rehberimiz Yusuf Çilengir her zamanki gibi aktif, elinde küçük bir kağıt, tanıyor tüm yürüyüşçüleri. Bir aile olduk: Fethiye Dağcılık  Ailesi.
Ege’mizden sonra ,  bir  çocuk-genç yürüyüşçümüz daha var bugün. Elif, Ata Okulları 6. Sınıf öğrencisi. Şanslısın yavrucuğum doğa ile bütünleştiğin için erken yaşta. Kutluyorum seni , hoş geldin!
Doğadan alınacak tüm güzel dersler. Yeşil ile mavi evrenin rengi olursa bitecek yıkımlar, savaşlar. İnsanlık  o  zaman anlayacak sevgiyi, gerçek sevgiyi. 
Melih Cevdet ne diyor bak:
O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör 
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle gülü bülbülü
Çifter çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayın on dördü 
 
Hiç görmediğim şey bu 
Kurdun gözü yılmış sürüden 
Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak 
Ağulu bitkilere dolanmış salkım 
Güneşten yağmur boşanacak 
 
Yetsin demir çağının beyliği 
Yeni bir gün başlıyor demek 
Yeryüzünde korkusuz yaşamak 
…….
 
 
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör 
Seyreyle deli ozanı 
Baştan başa sevda, baştan başa tutku 
Dili baldan tatlı” 
                                 

Kayaköy’de kadim dostlarımız  “devekuşları”mız yok ortada, çınarımızdaki baykuşumuz da göstermedi kendini. Biz de Gemile - Afkule yol ayırımında bırakıyoruz servislerimizi. Karagözlere ineceğiz, yolumuz uzun.
Yusuf  Bey gerekli açıklamaları yapıyor, artçımız  Ümit. Çam ağaçları olanca yeşilliği ile önümüzde. Bahar çiçekleri geçiyor, havamız yaza dönüyor. Gelincikler papatyalar. Zincir olduk patikamızda, ilk meyve molamız Afkule tepesinde. Biraz soluklanıyoruz, deniz enginliği ile Göcek adalarına kadar uzanıyoruz.
Keyifli, bilindik bir parkur. Kayaköy çobanlarının patikaları antik kentleri bağlayan Likya yolları ile bütünleşik. Haçbel kalıntılarına ve koca meşe ağacımıza merhaba diyor, kalıcılığın güzelliği ile sol taraftan patikamızı buluyoruz. Sağ tarafa gidersek Kayaköy’e ineriz.
Turunçpınarı sırtlarındayız. Yazın habercisi ahlat ağaçlarının çiçekleri. Öbek öbek ahlat ağacı var bu tepede.  Deniz bize , biz denize eşlik ediyoruz bir süre. Hafif puslu bir hava , deniz üstü de büyülü. Adalar nazlı, Göcek’e doğru tepeden bakıyoruz. Kalıntılarla dolu dağlarımız. Tünel girişimizden(metro girişi diyoruz biz) sonra yosunlu kayalar, kayalarda açmış sıklamenler ve keskin mersin yeşili ve kokusu ile üçkuyular geride kalıyor.
Öğle molamız tepede tam Karagözlerden yukarıda. Kayalar koynunda rüzgarı kesmiş oturmuşuz. Papatyalar arasında olunca hünerli eller taç yapıyor. Ayşe ‘nin ellerine sağlık, bütün kızlarımız birer prenses oluyor. Nuray ve Özüm’ün taç giyme törenleri daha bir başka !  Grubumuzun prensesleri. Taçlar asıl sahiplerinde,  Elif ile Süheyla’da kalıyor sonra. Gülen yüzüne öyle de yakışmış ki her ikisinin !..
Karagözleri Kayaköy’e  bağlayan orman yolu piknikçilerle dolu.Yürüyoruz, şiirlerle türkülerle yürüyoruz. Selamlaşıyoruz doğanın tadını çıkaran şanslı çocuklarla. Bir de temiz kalsa her yer daha da mutlu olacağım.
Derken yeşil bir araba, arabanın rengine bakıyoruz da içinden çıkan tam bir sürpriz bizim için. Grubumuzun güzellerinden Seval, koltuk değnekleri ile önümüzde. Bravo diyorum, şimdilik destekle yürürsün ama seni dağlarda görmemiz yakındır. Azimlisin Seval’cim yine aramızda olacaksın.Tek tek kucaklaşıyoruz Seval’imizle  yürüyüş coşkumuza ortak ediyoruz onu . O da keyfine devam edecek Serdar, Ebru ve Tülay arkadaşlarımızla.
Tepeden iniyoruz şimdi Boncuklu kavşağındayız. Sürücülerimiz çaylarımızı hazırlamışlar sağ olsunlar, keklerimiz de Ayşe ve Süheyla’dan. Yorgunluğumuz sıcacık çayın içten söyleşileri ile yok oluyor. Servislerimize pay ediliyoruz, talı bir mahmurlukla evlerimizdeyiz.Atiye KAÇAR

Katılımcılar: Yusuf Çilengir, İhsan Erol, Rasih Küçükünal,  Süheyla Coşkun, Fatih Doğan, Şakir Sarıoğlu, Ümit Dilsiz, Beyhan Yörük, Fatih Alpgiray, Atiye  Kaçar, Elif Ayan, Necla Günal, Ulrike- Ali Engin, Nuray  Ünsal, Özüm Girgin, Zeynep Karaca,  Zeliha- Cey Hun  Beyazova , Nizam Şimşek, Baha Ünsal,Arife Güven, Hatice Bilgin, Hüseyin Çatal, Ali Gaffar Çit, Sefai Güner,  Ramazan Demir, Emin Demirci, Nurettin Özdemir, Fatma- Osman Beder, Faik  Dontlu, Elif- Seher Döğerli, Aysen Erten, Emine Karakaya,Gönül- Kerim Gürhan, Gülsüm Akkuş, Sami Atik,Can Eker, Baha Ünsal, Ayşe Kuşkonmaz, Ali Demin, Gonca İpek…



1 Mart 2018 Perşembe

ON NUMARA
Kayaköy- Soğuksu – Ölüdeniz/ 25.02.2018 / 12 km
Fethiye yürüyüşçülerinin eşsiz parkurlarından Kayaköy –Soğuksu- Ölüdeniz. Merkeze yakın, Kayaköy Rum evlerinin aralarından büyülü bir atmosferle başlıyor. Tamamen patika, deniz seyrine doyum yok, yeşiller , çiçekler içinde yürünüyor. On numaralık yürüyüş…
Fethiye Dağcılık üyeleri de güle coşa toplanıyor Eski Fethiye Lisesi karşısında, Mercan Pastanesi önünde. Yeni yürüyüşçülerimizle renklenmişiz. Eczacılarımız Ayla ile Nazire artık sürekli yürüyüşçü olacaklar. Ali Karacan da fotoğraf çekme tutukusu ile birleştirmiş yürüyüşü, katılmış aramıza. Sayımız çoğalmış üç araba ile çıkıyoruz yola. Dilimizde gündem, gönlümüzde yaralı ülkem, önümüzde özgürlük tutkumuz.
Dağlar yüceliği, denizler enginliği ile özgürleştiriyor güçlendiriyor. Özgürlük tutkusu , yürüyüş tutukusu bağımlılık oluyor. Pazar günlerimiz dağlarda…
Debboy’dan Kaya yolundayız. Çam ağaçları gecenin yağmuru ile incilenmiş yaprakları ile parlıyor. Kayaköy ovası sisler altında. Fotoğraf tutkusu ile koşuyor Ali Bey ile Fatih Bey Rum evleri arasına. Masal dünyasından çıkıp gelmiş sisler içinde duvarlar. Koca ova sis denizi . çocukluğumuzda “körduman” derdik sislere. Korkardım bilinmezlikten. Şimdi de sisler altında yaşıyoruz, sis kalkacak bir gün. O gün neyle karşılaşacağız , bilen var mı?
Zaman geçirmeden diziliyoruz kiliseye doğru. Ova sisli, yeşiller koyu, hava kurşun… Tepeyi aşıyoruz, deniz uzanıyor griden turkuaza. Koylar dizili Ölüdenize doğru, Beştaşlar, Atatürk burnu, uzanıyor . Asırlık keçiboynuzu ağaçlarının düzlüğü yıkıntıların yanına yerleştiriliveren kırmızı tuğlalarlı yeni bir yapı ile sızılı. Yerler gülyüzlü papatyalarla; güler yüzlü , renk renk lalelerle dolu. Mayısta açması gereken sarı çiçeklerimiz de açmaya başlamış, olmayan kışa ve erken gelen bahara aldanıp. Kıvrıla döne Galviz Kapısından geçiyoruz, denizin çekici güzelliği ile Soğuksu koyuna iniyoruz. Dalgalar farklı ezgilerle dinlendiriyor.
Çamlar arasında maviler eşliğinde aşıyoruz Ölüdeniz tepesini.Türkülerle şiirlerle yürüyoruz. Öğle yemeğimiz her zamanki yerimizde, sarnıç başındaki düzlüğümüzde. Düzlüğümüz korunaklı, yeşil ve güneşli. Ateş yakılıyor, öbek öbek yayılınıyor. Azıklar açılıyor, yan masa ikramları başlıyor. Her grup kendi güzelliğinde. Sakin, durgun kimileri; coşkun gülüşlü kimileri. Oradan oraya takılıyor bir bütün oluyoruz birden. Fethiye Dağcılık ailesi. Coşkun, tutkun, güçlü. Kibarız kimi zaman değil mi Nazire? Nimet ile Hatice türkülerde takılı kalıyor.
Lagunun tepesindeyiz, fotoğrafla ölümsüzleşiyor sanki her cm. En güzeli Süheyla ile Saskia’nın fotoğrafı olmalı buradan çekilmiş. Lagun açılıyor Kumburnu’ndan Belcekız’a doğru. Atatürk Burnu ile Faralya arasında uzanıyor enginler. Babadağ paraşütleri kuş misali süzülmekte ak kumlar üstüne.
Ölüdeniz keyfi yaşıyoruz. İlle farklı büyülü Ölüdeniz mavisi. Turkuaz kimi yerde mavi boncuk oluyor, kimi yerde zümrütleniyor. Kumlara oturuyoruz önce, yiyor içiyoruz. Sonra köpük köpük sulara koşuyoruz Arife ve Aliye hanımlarla. Ceyhun Bey de sıvamış paçaları, dalıyor sulara. Deniz seyri ile dinleniyor, on numaralık yürüyüş ardından servislerimize doluşuyoruz. Günün değerlendirmesi var artık dillerde.
Katılımcılar: Yusuf Çilengir, İhsan Erol, Rasih Küçükünal, Kadir Gürol, Süheyla Coşkun, Fatih Doğan, Şakir Sarıoğlu, Ümit Dilsiz, Nimet Bulut, Beyhan Yörük, Fatih Alpgiray, Atiye- Özer Kaçar, Elif Ayan, Ahmet Selki, Zeliha- Cey Hun Beyazova , Nizam Şimşek, Baha Ünsal, Ali- Aliye Türk, Serhat Beder, Yunus Gümüş, Mehmet Çakar, Tijen Targıt, Hanife- Yılmaz Ertuğrul, Haydar Sakinci, Arife Güven, Ayla - İsmail Karabulut, Serap Önal, Ali Engin, Hatice Bilgin, Hüseyin Çatal, Ali Gaffar Çit, Sefai Güner, Meral Atasever, Murat Güven, Ramazan Demir, Ali Karacan, Murat Güven, Emin Demirci, Saskıa Layden,