DAĞ ve DENİZ
(Hisarönü-Kayaköy-Ölüdeniz,
05.10.2015, mesafe 12 km.)
(Sadi Gürsoy
anısına)
Pazar sabahlarını iple çeker olduk.
Dağlarımıza kavuşacağız. Yaz mevsimi pek sıkıntılı geçti. Acılar yaşandı;
ölümler yaktı yürekleri. Barış çığlikları yükselmekte her tarafta, acılar yok
olsun. Ölüm
, şehit haberleri sıradanlaştırılıyor. Kaza haberleri sıradanlaştırıldı çoktan.
“Ateş düştüğü yeri yakar” Canlarını bilinmezlere uğurlayan ocaklarda korlar
tutuşur daim. Acılar çöreklenir yüreklere. Grubumuzdan sakin, saygın,
sevdiğimiz bir arkadaşımızı sonsuza uğurlamak bizi de çok yaktı. Işıklar içinde
uyu Sevgili SADİ GÜRSOY Öğretmenimiz Sezonumuzun ilk yürüyüşüne senin adınla
başlıyoruz. Sabırlar ailene ve tüm sevenlerine…”
Pazarın ilk ışıkları ile Hisarönü ,
Nikolas Park Otel’in oralarda iniyoruz servislerimizden. Hisarönü dağı sabah güneşini saklıyor parlak çam dalları
arasında. Rehberimiz Yusuf Çilener’İn açıklamalarını dinliyor, patikamıza
diziliyoruz.
Dağlar bizi bekliyor, sıklamenler de
dayanmış yaz sıcaklarına, onlar da bizi bekliyor. Kurumuş çam dalları,
pürçekler arasında patikamız. Pürenler de çiçekte mor mor. Hava serin , çam
ormanı gölgesiyle Kayaköy’e yöneliyoruz. Uzaklarda Ovacık evleri Babadağ
eteklerini zorlamakta, ormanlarımız azalıyor gittikçe.
Su deposuna çıkıyoruz, tırmanış zorlu,
deniz görme umudu taşırken Kayaköy evlerinin üstünden devam ediyoruz.
Kalıntılar aynı dingin uykusunda, ovada evler canlı, yoğunlaşmakta gittikçe.
Kayaköy de geride kalıyor, tırmanış
bitsin artık, deniz görmeliyiz derken enginleşiyor önümüz. Puslu bir gök deniz olup uzuyor önümüzde. Akdeniz
tüm enginliği ile açılıyor . Soğuksu ve mersinli koyları aşağılarda . Deniz mavi,
deniz zümrüt, deniz turkuaz, deniz yeşil, deniz lacivert … Gözümüz denizde,
ayaklarımız yavaş ilerliyor. Rehberimiz uyarıyor, fotoğrafla kalıcılığını
arttırmalıyız bu güzelliğin Eren ile Elif de bizimle ya daha bir coşkuyla
kucaklıyoruz, kalıcı kılıyoruz
manzaramızı….
Patikmızda çoğunluğu yabancı uyruklu
yürüyüşçülerle karşılaşıyoruz. Dünyanın dört bir yanından gelenler yürümekte
Likya Yollarını. Kayaköy’ün atlı gezgincilerine de karışıyoruz bir ara. Atlı
gezginler de yabancı . Rehber önde yan binmiş
atına, oldukça güvenli kendine.
Soğuksu’yun tepesinde yemek molamız
ama çok kısa tutuyoruz molayı. Bir an önce Ölüdeniz’e inmeli atmalıyız mavilere
kendimizi. Yürüyelim arkadaşlar…
Deniz seyri ile Ölüdeniz’in üzerindeyiz.
Kumburnu açılıyor, uzanıyor Faralya’ya doğru. Ufkumuz puslu mavi. Ayrım noktası
silinmiş yerle göğün. Nikolas adasının arkası artık net değil. Puslar ardında
gizlenmiş Gemile Koyu, Darboğaz, İblis
burnu ve bütün adacıklar. İşte bu
manzara kendimizden geçiriyor bizi. Dağlara
vurmuşuz ya daha güçlüyüz artık. Kasımda
yapılacak seçimleri, sokağa çıkma yasaklarını, gözaltıları, saldırıları,
mültecileri, yerlerde sürüklenen insanlık onurunu, telef olan canları, acı
yaşayan ocakları, askerimizi, polisimizi, uçup giden doları, çıkmazlarımızı konuşabiliyoruz
daha bir güç alarak. Umutlarımız yitmesin.
Deniz seyriyle yürüyüş daha bir
keyifli şimdi. Sun City önünde denize kavuşuyoruz, sulara dokunabiliriz .
Yakından daha bir alımlı çünkü. Denize girmek Belcekız plajında daha keyifli
olacak, sabrediyoruz. Yürüyoruz…
Akdeniz enginliğinle, maviliğinle
barışı özgürlüğü, mutluluğu serp yüreklere.
Sulardayız şimdi, Babadağ
yükseliyor heybetiyle, paraşütler dökülmekte zirvesinden. Gökyüzü kartal
heybetiyle uçan paraşütçülerle dolu. Sular tüm yorgunluğumuzu alıp götürsün.
Tek tek bütün hücrelerimaz dinlensin. İçeceklerimizi de Kumsal Pide önünde
serin Akdeniz esintisi ile yudumlayabiliriz. Toplanıyoruz tüm yürüyüşçüler
çimler üstünde. Evimize dönme vakti gelmiş.
Fethiye Dağcılık yürüyüşlerimiz
başladı. Başta rehberimiz Yusuf Çilenger’e sonra servis sürücülerimize sonra da
tüm yürüyüşçü dostlarımıza keyifli bir
sezon diyorum; sağ olun, var olun, birlikteliğimizin tadını çıkaralım… Atiye
KAÇAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder