BAHAR COŞKUSU
(İnlice-Kızlangedik-Kertmeç-Kovançukuru
.15 02.2015)
Fethiye
Dağcılık grubu yürüyüşleri yeni parkurlarla devam ediyor.Arge ekibimiz Çarşamba
günleri dağlarımızı karış karış gezip yeni patikaların peşine
düşüyor.Rehberimiz Yusuf Çilengir’de farklı bir kan dolaşıyor dağların dilini
anlayan. Maden ocakları yollarına çıkarıyor bizi.
İnlice yolu yağmur
yoğunluğunda bulutlar arasında. Kertmeç
yol ayırımında duraklıyor servislerimiz, yok devam edeceğiz, diyor Yusuf Bey. Orman
içine kurşun parlaklığında kıvrılan ince asfalt yola dönüyoruz, sonra asırlık alın
teri yüklü taş döşeli maden yoluna düşüyoruz. Binlerce ayak izi yüreklerde,
denize krom ulaştırmış maden işçilerinin. Yağmur beklentimiz var, yağmur yok.
Yeşil daha bir koyu çam ağaçlarında. Tatlı bir esinti ile yürüyoruz. Kırk kişi
varız sanırım, üç minibüsle çıkmıştık yola. Yusuf Bey tutturuyor sayıları.
Çoban çeşmeleri kurumasın, diyorum
yol kenarında yalnızlaşan eskimiş çeşmeleri görünce. “Susuz yolcu yok şimdi
dağlarda” diyor ya ozanımız kuşlarımızın öksüz kaldığını atlamış. Dağlarımızda
çeşmelerin suyunu hortumla yerleşim yerlerine taşıyanlar da içimi sızlatıyor.
Kuşların, böceklerin, hayvanların su kaynaklarını çalıyoruz. Su bulamayan
hayvanlar da boşaltıyor dağlarımızı. Yalnızlaşıyor ağaçlarımız, taşlarımız,
kayalarımız, bahar yağmurları ile renklenen pıtı pıtı çiçeklerimiz. Su kaynaklarımızı
heba etmenin, kişisel kullanıma almanın bedelini de biz ödüyoruz. Çok canlının
nesli tehdit altında, kaynaklarımız tükeniyor. Bu sene kış yağışlı geçti, ışıl
ışıl kayalar, şırıl şırıl dereler. Kuraklık korkusunu da öteledik şimdilik.
Maden yolunda tırmandıkça
yoruluyoruz. Daha sık meyve molamız bu gün. İnlice dağlarında yükseldikçe
zirveye doğru, uzaklarda denizimiz kendine çekiyor bizi. Önümüzde dik kayalar
harami oluyor, yol buluyoruz aralarından. Koca çam ağaçları saklıyor arada
gözüküveren gök maviliğini. Taşlar yosun serinliğinde, toprak bahara durmuş.
Bahar çiçekleri açıyor buruk yüreklerde. Bir Özgecan oluyoruz bir N.Ç. Toplumda
gittikçe ağırlaşan dayatmacı yaşam koşullarına direnmenin gücü ile haykırmak
istiyoruz dağlar dolusu. Azanlar açmaya başlamış sarı sarı. Dağlar ardında
köyler uzanıyor. Uzaklarda yeşiller arasında köyler beliriyor.
Bahçelerde badem ağaçları çiçekli bahar dallarını göstermiş özgürce. Çömen
köyünü işaret ediyor Nadi Bey, diğer köyleri araştırıyor, denize yöneliyoruz.
Kurşun dökülmüş adaların arasında gümüşlü sular. Sarsala’yı işaret ediyor
birimiz, Katrancı Adasını, Göcek adalarını gösteriyoruz. Deniz ayrı çekici
orman ayrı. Yükseldikçe madenlerin üzerinde olduğumuzun da ayrımındayız.
Kayalar gevşek, yağmura dayanamayan kayalar yol kesmiş, dikiliyor önümüze.
Kayaları aşıyor, aşmakla kalmıyor kayaların en tepesine çıkıp gökyüzünü kucaklıyorum.
Kertmeç evleri yanından geçiyoruz. Bahçelerde nergisler ve mor menekşelerimiz katılıyor bahar şenliğimize. Kovançukuru
Mahallesi koca zeytin ağaçları ile yanımızda yöremizde. Sonra zeytinler
arasında papatya tarlaları. Sonra lale bahçeleri. Sonra maden ocakları
yollarını gösteren levhalar.
Bu civarda seksenli yaşlarda kim varsa
madenden emekli. Madende yaşam koşullarını konuşuyoruz. Fransızların krom
işlettikleri dönemleri babalarından dinleyenlere kulak veriyoruz. Direktör
Kompas’tan söz ediyorlar. 1927’den sonra
Fetmaş şirketi ile bir Fransız şirket işletmeye başlamış krom
madenlerini. Fransız şirketi ayrılmış sonra Etibank var. Sonra da özelleşmiş
maden ocakları. İş güvenliği, azalmış gitgide, ücretler düşmüş, yaşam daha da
zorlaşmış madenlerde. Sonra göçükler, ucuz ölümler, cinayetler… Mehmet Ali
Taşkın bu ocakların birinde kaldı..
Yedi yüz metre tırmandık, iniş
yormasa da zorlu. Ayak tırnaklarımız, ben de
varım, diyor. Herkes bu yorgunluktan söz ediyor. Ara sıra yüzünü
gösteren güneş ağaçlarda incileniyor. Gün aşağı iniyor. İnlice evleri
gözüküyor, servislerimiz bizi bekliyor.
Bir haftalık enerji ile
dönüyoruz Fethiye’ye.Yeni parkurlarda,
yine dostlarla yürüyelim. Servislerde tatlı bir yorgunluk dolaşadursun.Yol
alıyoruz evlerimize.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder