27 Eylül 2017 Çarşamba












BAŞLAMAK GÜZELDİR
Hisarönü -  Kayaköy -  Ölüdeniz /24.09.2017/ 12 Km
         Yaz sıcakları dağlarımızı kavurdu.  Toprak  ayaklarımızı  özledi, yüreğimizin sesiyle. Yüreği dağlarda takılı FETHİYE DAĞCILIK yürüyüşçüleri sezonu açtı. Başlangıçlar güzeldir.
          Pazar sabahı daha erken, açıyorum penceremi, gün kızartmakta  Mendos’un tepesini. Pırıl pırıl bir gökyüzü: yürüyüşümüz keyifli olacak
          İçim kıpr kıpır çantamı hazırlarken. Okula yeni başlayan çocuk coşkusu ile alıyorum çantamı sırtıma, sabahın sekizinde düşüyorum yollara. Arkadaşlarımı da çok özledim. Uçarcasına servisteyim, kimler var acaba?
          Zerrin Hanım merhaba, merhaba Yusuf Bey, Ümit de var, Abdurrahman  Abim de. Selamlıyorum herkesi.  Toplanıyoruz  eski Fethiye Lisesi karşısında Mercan Pastanesi önünde. Bir kucaklaşma, bir coşku; özlemiş Fethiye Dağcılık ailesi birbirini. Tüm arkadaşlara MERHABA…
         Rehberimiz Yusuf Çilengir elinde küçük notları ile son kontrollerini yapıyor, sevgili sürücülerimiz Zafer ve Mehmet Abi de aynı coşku ile aramızdalar; biz bir ekibiz….
      İki servisle çıkıyoruz yola, ayaklarımız toprakla gözümüz deniz seyri ile, tenimiz Akdeniz turkuazı  ile buluşacak. Sabahın serinliği ile Fethiye uzayıp gidiyor biz Ölüdeniz yolunda ilerlerken. Fethiye’mizin zenginliği, gözümüz gibi korumamız gereken çam ormanlarımıza dalıyoruz. Hisarönü’nde, Nikolas Park önünde iniyoruz servislerimizden.
          Rehberimiz, hepimize keyifli bir yürüyüş sezonu diliyor, alkışlıyoruz . Sonra Emin Bey, yayla kokusu ve elleri ile yetiştirdiği eriklerden dağıtıyor yürüyüşçülerimize, toprağına bereket, Emin Abi.
       Çam ormanı gölgesinde pürenlerle hışır hışır başlıyor patikamız. Yağmur yok ya kupkuru toprak, yaprak. Nemli ortamı seven, bizim “Buhur  u  Meryemler”  yani sıklamenler kuru pürenler arasında, cılız,mor mor salınıyorlar, yeşil yaprak yok. Ne vefalı çiçekmiş, her koşulda var. Hadi sonbahar yağmurları, hadi artık, yeşillenmek istiyoruz, diye feryatta tüm doğa. Susuzluk kapımızda…
         Hava sıcak olsa da gölgede yürüyüşümüz keyifli; Kaya dağlarında, Likya yollarında denize döndü yönümüz. Bir – bir buçuk saat yürüyüşten sonra Kayaköy eski evleri çamlar ardında kalıyor. Patikamız  da Kaya’dan gelen patika ile birleşiyor. Toprak kuru, kupkuru , ürpertiyor içimi. Hoyratça tüketiyoruz dağlarımızı. Tırmanışımız da bitiyor, masmavi Akdeniz uzanıyor önümüzde . Patikada kırkayak olmuşuz, diziyi bir tek Abdurrahman Abi bozabilir, uçar sağa sola o.
       Deniz seyri duraklatıyor bizi, gözümüzü alamıyoruz, fotoğraf makineleri çalışıyor. Soğuksu, Gemile Koyu, Nikolas Adası bir tarafta, Ölüdeniz’e uzanan koylar bir tarafta. Deniz yeşile kesmiş, dağlar denize inmiş.  Maviliklerde tekneler özgürlüğe çağırıyor, köpük köpük  çizdikleri rotalar ile. Akdeniz kollarını atmış dağlara pırıl pırıl suları ile. Zik zak iniyor yüzyıllar ötesinden gelen Likya yolu denize doğru.
        Yemek molamız  asırlık keçiboynuzu ağaçları atında. Zeytinlerimiz de var düzlükte , çakal zeytinler, meyve yok bu sene üstlerinde. Mola söyleşimizde anıyoruz Antalya Göç yolu yürüyüş grubunun Adrasan yakınlarında yitirdiği dağ dostlarını. Grup lideri Ali Çetin, Mehmet Fıçı,  Gülsüm Çekiç Ali Özdemir ve Hasan Yorulmaz ışıklar içinde olsunlar.
         Her birimiz bir renktir grubumuzda. Rasih Bey’in güler yüzlü esprileri, Seval’imizin kaybolması ve çıntar toplama öyküleri, Fatih Bey’in manzara fotoğrafçılığı… Gençlerimizi arıyoruz bir taraftan. Yola devam edelim, denizimize geç kalmayalım.
Şimdi Ölüdeniz önümüzde, Akdeniz bir başka boyutu ile uzanmakta. Lagun ayrı mavi, Belcekız ayrı turkuaz. Babadağ tüm heybetiyle dimdik paraşütlerini göndermede  pırıl pırıl gökyüzüne. Sonra kuşlar kadar özgür uçanlar inmekte sahile rengarenk. Kumburnu açıyor mavilikleri Rodosa doğru,  sağ yanımız Atatürk Burnu ile İblis’e uzanıyor. Sol yanımız Kıdraktan Faralya’ya. Kelebeker Vadisi’nin yalçın kızıl kayalıkları yükseliyor Kirme’ye doğru. Keskin bir gözünüz var ise Patara’ya kaş’a kadar seyreyleyiniz..
          İlle de mavilerde takılı kalıyor gözlerim. Denizle coşuyor, denize koşuyorum. Sun City önüne iniyoruz, Laguna atlayabilirim her an. Koşarcasına ulaşıyoruz pırıl pırıl Belcekız kumlarına. Kaş ile göz arasında giyilmiş mayolar, koca ayakkabılar ve sırt çantaları kalıyor sahilde güneşlenen kalabalık arasında. Herkes serin sularda şimdi. Günün yorgunluğu, gündemin sıkıntısı sularda kalsın. Sular alsın götürsün tüm kaygıları. Aydınlık güzel günlerin özlemi son bulsun.
         Servisler beklemekte… Son dakikaya kadar  suyun keyfini çıkaranlar da  var, kendini güneşe bırakanlar da. Kumsal Pide bahçesinde serinliyor kimimiz, kimimiz kıyıda engin deniz seyrinde.
       Sezonumuz başladı. Haftanın yorgunluğunu atmak, güç toplamak , doğanın dilini çözmek, doğal güzelliklere ortak olmak, bir aile olmanın tadını çıkarmak ve sağlıklı kalmak için yürüyelim.Daha umutlu, daha üretken, daha dirençli olmak için yürüyelim. Başlamak güzeldir. Atiye KAÇAR
Katılımcılar: Rehberimiz Yusuf Çilengir, Artçı Ümit Dilsiz, Fatih Doğan, Rasih Küçükünal, Can Eker, Fatma Özlem Çelik , Şakir Sarıoğlu, Cey Hun, Abdurrahman Cengiz , Murat Çamcı, Meral-Abdullah  Şentürk,Baha Ünsal, Seval- Gaffar Çit, Emin Demirci,  Çathreine Mouraux,,Salim Akardaş, Necdet Günal, Fatoş Korkmaz, Ayla  Hanım,Mehmet Nuri(Adını yazamadıklarım eklesinler lütfen)